Kılıçdaroğlu: Erdoğan, İmralı'nın postacılığına soyunmuş

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Kılıçdaroğlu: Erdoğan, İmralı'nın postacılığına soyunmuş
Abone ol
CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın "Edirne, İmralı’ya hesap verecek" sözlerine eleştiri getirdi.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Zonguldak'ta muhtarlar, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ve kanaat önderleri ile bir araya geldi. Kemal Kılıçdaroğlu, ekonomik krizin sebebinin siyaset kurumunun getirdiği politikalar olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu, yine çözümün siyaset kurumunda olduğunu ve çözüm için Zonguldaklıların oylarının rengini değiştirmesi gerektiğini ifade etti.

CHP Lideri, Zonguldak'ta yaptığı konuşmanın yanında basın mensuplarının sorularını cevapladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Cumhurbaşkanı adaylarını açıklayamıyorlar” eleştirisine, “ Seçim tarihini belirlesin biz adayımızı belirleyeceğiz. Seçim tarihini belirlemiyor. Adayımızı açıklamamız için senin ‘Ben erken seçim istiyorum, sandığı getiriyorum. Bay Kemal gel sen de oy kullan’ demesini bekliyoruz. Söylemiyor” cevabını verdi.

Kılıçdaroğlu, ayrıca HDP vekili Güzel'in PKK'lı terörist ile fotoğrafı ortaya çıkmasına ilişkin olarak, "Bu fotoğrafı gördüğümde sordum, ‘Ne zaman çekilmiş’ diye. Bunların İmralı’ya masa attıkları dönemde, açılım döneminde o fotoğraf çekilmiş. Bu fotoğrafın muhatabı doğrudan doğruya Erdoğan’dır. Nasıl oldu? Açılımda bu işler olduysa sen neredeydin, bu ülkeyi yönetmiyor muydun, aklın başında mıydı? bunların sorulması lazım" dedi.

 

Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan başlıklar şöyle:

İl başkanımız kısa bir konuşma yaptı. Emeğin, alın terinin başkenti dedi Zonguldak için. Zonguldak’ı belki de dünyaya tanıtan isim rahmetli Bülent Ecevit’ti. Ne ezen ne ezilen, insanca, hakça bir düzen bu topraklarda söylendi. Gerçekten de 84 milyon kenetlenmek istiyorsa, 84 milyon evlerinde huzur içinde yaşasın diye düşünülüyorsa ezenin ve ezilenin olmadığı; barışın, huzurun, sevginin olduğu bir toplumu, Türkiye’yi inşa etmek zorundayız.

Kim buradan Türkiye’yi çıkaracak?

Şimdi her birimizin oturup düşünme zamanı. Memleketin iyiye gitmediğini, işsizliğin olduğunu siz de biliyorsunuz ben de biliyorum. Neden bu hale geldik, siz de soruyorsunuz, ben de soruyorum. Buradan nasıl çıkarız, siz de düşünüyorsunuz, ben de düşünüyorum. Kim buradan Türkiye’yi çıkaracak? Siyaset kurumu. Siyaset kurumu dışında başka bir seçeneğimiz yok. Çünkü ülkeyi yöneten siyaset kurumudur.

Her birimizin doğuştan itibaren siyasetle ilişkisi çıkıyor ortaya. Bazen siyaset deriz, bazen demeyiz. Emzik, mama fiyatına zam geldiyse bunu yaratan ortam siyaset kurumunun getirdiği politikalardır. Dolasıyla siyaset kurumu; belediye otobüsüne binerken fiyatı siyaset kurumu belirler. Ülkeyi yönetenler belirlerler. O nedenle dünyayı sorgularken bizi yönetenlerden başlayarak sorgulamamız lazım. Doğruyu, haklıyı bulmak için. Yanlışı da bulmak için. Aynı yanlışı da tekerrür ettirmemek için.

38 milyon ton kömür tüketiyoruz 1 yılda. Bunun 35 milyon tonunu dışarıdan getiriyoruz

Zonguldak, rahmetli Ecevit ile başladık. Zonguldak’ın şöyle bir önemi var. Altında, dağlarında, topraklarında bir hazine var. Kömür diyoruz buna. 38 milyon ton kömür tüketiyoruz 1 yılda. Bunun 35 milyon tonunu dışarıdan getiriyoruz. Zonguldak da haklı olarak şu soruyu sormalı; ‘Burada kömür varken niye dışarıdan kömür getiriyoruz?’ Bu soru sorulmazsa Zonguldak’ın sorunları çözülür mü, çözülmez mi bu tartışmaların hiçbir anlamı yoktur. Doğru düşünceden hareket edeceksek, 38 milyon ton kömür tüketiyoruz, 35 milyon ton ithal ediyoruz. Niçin?

Bir buçuk milyar ton kömür rezervi var sadece Zonguldak’ta. Niçin buradan kömür çıkarmıyoruz da dışarıdan getiriyoruz. Neden? Bunun kararını alan da siyaset kurumu. Yanlış mı doğru mu, onu size bırakıyorum.

Eskiden burada on binlerce insan çalışırdı, şimdi düştü sayıları. Niçin?

Ülkenin sorunları sadece beni değil, hepimizi ilgilendiriyor. Zonguldak’ın kömürünü işlersek ne olur? Üç temel şey olur. İstihdam yaratırsınız, kömür çıkarırken işçi çalıştıracaksınız. Eskiden burada on binlerce insan çalışırdı, şimdi düştü sayıları. Niçin? Hangi gerekçeyle düştü. Zonguldaklının sorgulaması lazım. Türkiye’nin de sorgulaması lazım. Sorun sadece bir Zonguldak sorunu değil, Türkiye’nin sorunu. İki, dışarıdan getiriyorsunuz, döviz ödüyorsunuz. Daha yüksek para ödüyorsunuz. Zonguldaklı kazanmıyor, Türkiye kazanmıyor, dışarıdakiler kazanıyor. Niçin? Üç, ithal ediyorsunuz, dolar, euro ödüyorsunuz. Türk lirasıyla ithal etmiyorsunuz. Öyle bir noktaya geldik ki Merkez Bankası’nın rezervleri eksi. O zaman bir taşla üç kuş vurmak varken, neden üç ayrı alanda negatif bir tablo ile karşı karşıya kalıyoruz. Bunu düşünmeniz lazım, birlikte düşünmemiz lazım.

Evlatlarınızı, evinizi, işsizleri düşünün

Sorunun çözümü kolay. Siyasi otorite diyecek dışarıdan kömür ithal edilebilir, yeteri kadar kömür çıkarılamazsa, yeteri kadar istihdam yaratamazsam o zaman dışarıdan alacağım. Yeteri kadar işsiz var, kömür de var. Dolar ödemeyeceğiz, Türk lirası ödüyoruz zaten işçiye. Neden biz çıkarmıyoruz? Neden biz kazanmıyoruz da başkaları kazanıyor? Bu bir siyasi tercihtir. Bütün kanaat önderleri, muhtar arkadaşlarıma sesleniyorum, bu siyasi tercihe doğru diyorsanız aynı şekilde oyunuzu gidip mevcut iktidara verin. Bu siyasi tercih yanlıştır, Zonguldak işçi kentiyken emekli kenti oldu diyorsanız ve bundan şikayetçi iseniz oyunuzun rengini değiştirmek zorundasınız. Düşünmek zorundasınız, evlatlarınızı, evinizi, işsizleri düşünün.

İşsizle mi meydan okunur?

Efendim, biz Türkiye olarak dünyaya meydan okuyoruz. İşsizle mi meydan okunur? Eksi rezervle mi meydan okunur? Bir ülkenin dünyanın dünyaya meydan okumasının tek yolu vardır, üretim. Üretirseniz, alın teri dökerseniz güçlüsünüz. İstihdam yaratırsanız güçlüsünüz. O zaman herkes size diyecek ki Türkiye hızla büyüyor, kalkınıyor. İstihdam yaratıyor. O zaman Türkiye’nin saygınlığı ve itibarı artar. Bu iş lafla olmuyor, alın teriyle olur. Bununla olacak, bununla Türkiye büyüyecek.

Sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapıyoruz

CHP olarak biz son dönemde sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapıyoruz. İnanç, etnik kimlik, yaşam tarzı üzerinden siyaset yapmıyoruz, sosyal kimlikler üzerinden siyaset yapıyoruz. Emekliler, muhtarlar, milletvekilleri, yazarlar, apartman görevlileri, manavlar bir sosyal kimliktir. Her bir sosyal kimliğin sorunlarını masaya yatırıp çözerseniz ülkenin sorunlarını çözmeye talip olursunuz. İşin kolaycılığına kaçıp da din, iman, etnik kimlik üzerinden edebiyat yaparsanız ülkeyi bölersiniz ve ayrıştırırsınız. Kutuplaştırırsınız. Kim kendi kimliğini seçme özgürlüğüne sahip? Hanginiz anne, babanızı seçme özgürlüğüne sahipsiniz? Öyle bir özgürlüğümüz, imkanımız yok.

Etnik kimlik ve inanç üzerinde siyaset yanlış

Efendim, biz Adem ile Havva’dan geldik, ee, Adem ile Havva’dan geldiysek bu etnik kimlik ayrıştırması da ne demek. İnanç üzerinden siyaset, o da yanlış. Kimin Allah’a daha yakın, uzak olduğunu kim bilir Allah aşkına. Böyle bir yetki kime verilmiştir. Peygambere verilmeyen bir yetkiyi bunlar nasıl ellerinde tutuyorlar diye sormaz mısınız? Herkesin inancı kendi vicdanıdır. Allah ile kulun arasına bir başkasının girmeye hakkı da yetkisi de yoktur.  

Milliyetçilik, hiç kimsenin önünde eğilmemektir

Para bizim gururumuz. Parayı cebimizde taşımalıyız. Ama siz parayı alır da yabancı bir paraya endekslerseniz, bütün fiyatları yabancı para üzerinden çözerseniz, artı mevduatınızı da kura ayarlarsanız o zaman kimse kusura bakmasın bunları yapanların ben milliyetçiliğini sorgularım. Milliyetçilik, hiç kimsenin önünde eğilmemektir. Milliyetçilik, bayrağının altında hür yaşamak demektir. Milliyetçilik aynı zamanda siyasi bağımsızlığın, ekonomik bağımsızlıkla taçlandırılması demektir. Ekonomik olarak güçlü değilseniz, siyasi bağımsızlığınız yoktur. Mustafa Kemal Atatürk, ‘Özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir’ diyor.

Hani din vardı, iman vardı, hani günahtı

Tüketici kredisi, eylül ayında yüzde 23’tü, şimdi 29.55. Hani düşmüştü, hani din vardı, iman vardı, hani günahtı. Kredili mevduat hesabı faizi, yüzde 24.49’tan 26.42’ye çıktı. Taşıt kredisi yüzde 21’den 26’ya… Hani faiz düşmüştü.  Milletin derdi geçim. Bunlar olmuyor, tutmuyor. Dolasıyla her birimizin düşünmesi lazım.”

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu Zonguldak’ta basın mensuplarının sorularını şöyle yanıtladı:

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kendine yönelik eleştirileri hakkında Kılıçdaroğlu, “Benden uzak beni eleştiriyorsun. Çıkarsın karşıma iki uygar insan gibi tartışırız. Senin taraftarların da izlerler, beni de bütün vatandaşlar izlerler. Yani hem benden çekiniyor, arkaya dolanıyor, arkadan bir sürü laf ediyor. Ya sen çık karşıma kardeşim. Otur, beraber tartışalım. Türkiye de izlesin yani. Kaybedeceğimiz bir şey yok ki zaten. İki uygar insan gibi oturur tartışırız” dedi.

Erdoğan’ın, Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayının açıklanmaması ile ilgili eleştirilirine ise, “Gayet güzel. Seçim tarihini belirlesin biz adayımızı belirleyeceğiz. Seçim tarihini belirlemiyor. ‘Adayınız kim?’ adayımızı açıklamamız için senin ‘Ben erken seçim istiyorum, sandığı getiriyorum. Bay Kemal gel sen de oy kullan’ demesini bekliyoruz. Söylemiyor” diye yanıt verdi.

Şimdi İmralı’nın postacılığına soyunmuş

Kılıçdaroğlu, Erdoğan’ın “Edirne, İmralı’ya hesap verecek’ dedi. Sizi hedef alırken, 'eli kanlı teröristleri güvenen siyasetçiler, Bay Kemal' gibi. Kanda onların da payı var” ifadelerinin anımsatılması üzerine şu yanıtı verdi:

“Gidip İmralı’da masaya oturan kimdi? Şimdi İmralı’nın postacılığına soyunmuş, öyle anlaşılıyor. Posta memuru mu kendisi? Gidip tezgahı kuran, konuşan, medet uman o. Yerel seçimlerde ne yaptı? Yerel seçimlerde de ona bir akademisyen gönderdi. ‘Acaba bize oy verebilirler mi?’ diye. Selamlarını getirdi. Devletin televizyonunda bunu canlı yayınladılar. Şimdi dönüp bizi suçluyor. Ne yaparsa yapsın, beyefendi gidici artık. Millet tahammül edemiyor. Yalana, zamma, haksızlığa tahammül edemiyor. Gidecek. Beni suçluyor. Çıksın karşıma.”

Bu fotoğrafın muhatabı doğrudan doğruya Erdoğan’dır

Kılıçdaroğlu, HDP Diyarbakır Milletvekili Semra Güzel’in öldürülen PKK’lı terörist ile çıkan fotoğraflarına sessiz kalındığı iddialar içinse şunları söyledi:

“Bu fotoğrafı gördüğümde sordum, ‘Ne zaman çekilmiş’ diye. Bunların İmralı’ya masa attıkları dönemde, açılım döneminde o fotoğraf çekilmiş. Bu fotoğrafın muhatabı doğrudan doğruya Erdoğan’dır. Nasıl oldu? Açılımda bu işler olduysa sen neredeydin, bu ülkeyi yönetmiyor muydun, aklın başında mıydı? bunların sorulması lazım.”

Enes Kara

Kılıçdaroğlu cemaat evinde kaldığı için bunalıma girerek intihar eden üniversite öğrencisi Enes Kara ile ilgili de şu yorumu yaptı:

“Enes’in videosunu izlediğimde her vatandaşın olduğu gibi benim de yüreğimde bir şeylerin koptuğunu gördüm. Yurt yapmak devletin görevidir. Kız, erkek öğrenciye devlet yurtlarında imkan sağlamak devletin görevidir. Bu yapılmadı, yapılmıyor. Halen yapılmadı. Bizim bir taahhüdümüz var. İki yıl içinde yurt sorunu çözülecek Türkiye’de. Biz bunu yeni söylemiyoruz zaten. Defalarca dile getirdim. Bu tür yurtlarda kalan öğrenciler bir sorun, sıkıntı ile karşılaşıyor, ‘Bu yurttan memnun değiliz ama gidecek yurdumuz yok’ diye düşünüyorlarsa bütün belediye başkanı arkadaşlarıma Ankara’ya dönünce talimat vereceğim. Diyeceğim ki ‘Size gelen herhangi bir öğrenci yurtta barınamadığını, huzur içinde çalışamadığını, özgürlük alanın sınırlandırıldığını, rahat olamadığını, karnını doymadığını ifade ediyorsa özel bir telefon hattı vereceğiz.’ Bu telefon hattını kamuoyuyla paylaşacağız. Diyeceğiz ki belediye başkanlarıma bu öğrencilerin varsa sorununu mutlaka çözün. Bizim belediyelerimizin olmadığı yerde bizim milletvekillerimize mutlaka ulaşın. Bizim milletvekillerimiz size yardımcı olacaktır, diyeceğiz. Yaşanan şey dram, hepimizi derinden sarsan dram. Bu dramları yaşamak istiyoruz. Güzel Türkiye’de gençlerimiz özgür olmalı.”

Kılıçdaroğlu gençlerle ilgili değerlendirmede bulunurken, oradan geçen gençler de onu selamladı.  

Esnaf zamdan şikayetçi

Kılıçdaroğlu, Zonguldak esnafının sorunlarına ilişkin de şu değerlendirmeyi yaptı:

“Esnaf zamdan şikayetçi. Sattığı ürünü gidip yeniden alamıyor. Zamlı fiyattan alıyor. Büyük sıkıntısı var. Elektrik fiyatlarının yükselmesinden şikayet edenler oldu. Sıkıntıyı biz de görüyoruz. Sadece burada değil. Dönerci mesela eskisi kadar döner satamadığını, tavuk fiyatlarına büyük zamların geldiğini ifade etti. Sonuçta baktığınız zaman Zonguldak’ta karşılaştığınız olay Trabzon’da, Hakkari, Elazığ, İzmir’de de var. Büyük sıkıntısı var esnafın. Kolaylık sağlamak lazım. Aldıkları kredinin faizlerini sağlamak lazım.”

Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açılışını yapacağı ve Zonguldak’ın trafiğini rahatlatacak projenin “deniz sularıyla zarar görmesine” ilişkin şunları söyledi:

“Deniz aldı. Denize karşı durulmaz. Doğanın kendi kuralları vardır. Doğanın kurallarını göz ardı edip de ben buraya bunu yapacağım derseniz. Olmaz. O denizin aldığı yol yeni bir yol değil. Üçüncü kez oluyor. Üç kez. İnsan aklını başına alır ya. Liyakati bitirir, mimar ve mühendisi oraya görevlendirmezseniz, ‘Bu yolu yapıyoruz, geçen sefer yaptık deniz aldı. Bir daha yaptık deniz aldı. Bir daha yaptık’. Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek mümkün değil. Allah akıl ve fikir versin.”

 

 


Yorum Yazın