İYİ Partili Selcan Hamşıoğlu: Bu çağda "saray sanatçısı" diye bir kavramın oluşmuş olmasından rahatsızlık duymuyor musunuz?

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
İYİ Partili Selcan Hamşıoğlu: Bu çağda "saray sanatçısı" diye bir kavramın oluşmuş olmasından rahatsızlık duymuyor musunuz?
Abone ol
TBMM’de Plan ve Bütçe Komisyonu’nda süren bütçe maratonunda Kültür ve Turizm Bakanlığı görüşmelerinde Bakanlığın yanısıra bütçesinin görüşüldüğü RTÜK ve TRT’ye eleştirilerde bulunan İYİ Parti’nin gazeteci Tekirdağ Milletvekili, gazeteci Selcan Hamşıoğlu, Bakan Ersoy’a, “17'nci yüzyılda, 18'inci yüzyılda değiliz, bu çağda "saray sanatçısı" diye bir kavramın oluşmuş olmasından rahatsızlık duymuyor musunuz ve bu arkadaşların takdir, taltif ölçüsü nedir” diye sordu.

Muhalif- Ankara

İYİ Parti’nin gazeteci Tekirdağ Milletvekili, gazeteci Selcan Hamşıoğlu, Meclis Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Kültür ve Turizm Bakanlığı görüşmelerinde Cumhuriyetin 100. Yıl kutlamalarını hatırlatarak Bakan Ersoy’a, “Siz Bakanlık olarak 100'üncü yıl anısına hangi kalıcı eserleri bıraktınız? Yine, bunu da merak ediyoruz. Cumhuriyet gibi bir abide, bir abide eserle taçlansa güzel olmaz mıydı? Özellikle Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bu konuda hiç sorumluluk hissetmedi mi mesela?” dedi.  Hamşıoğlu’nun, “17'nci yüzyılda, 18'inci yüzyılda değiliz, bu çağda "saray sanatçısı" diye bir kavramın oluşmuş olmasından rahatsızlık duymuyor musunuz ve bu arkadaşların takdir, taltif ölçüsü nedir” sözleri de dikkat çekti.

 Meclis  Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Hamşıoğlu’nun konuşması şöyle:

SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) - Sayın Bakan, değerli milletvekilleri; milletlerin ömründe kültür politikaları şüphesiz ki belirleyici, bu açıdan bakınca Bakanlığa ayrılan payı biz de devede kulak görüyoruz açıkçası.

Diğer taraftan Bakanlığınız bünyesinde olmamakla birlikte devletin eğer bir kültür politikası varsa onun aktarıcısı durumunda olması gereken TRT'nin cumhuriyetin 100'üncü yıl programlarını Gazze bahanesiyle ertelemesini nasıl değerlendirdiğinizi merak ediyorum ve siz Bakanlık olarak 100'üncü yıl anısına hangi kalıcı eserleri bıraktınız? Yine, bunu da merak ediyoruz. Cumhuriyet gibi bir abide, bir abide eserle taçlansa güzel olmaz mıydı? Özellikle Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu bu konuda hiç sorumluluk hissetmedi mi mesela? Vatandaş olarak biz TRT World kanalında "Küçük Suriye Fatih" gibi akla ziyan yayınlarla sığınmacı güzellemesi yapılsın diye vergi vermiyoruz, çocuklar TRT Çocuk eliyle demografik dönüşüme alıştırılsın diye de vergi vermiyoruz, dev bütçeli, küçük hesaplı diziler eliyle tarihî gerçekler çarpıtılsın, kamuoyu manipüle edilsin, Atatürk hakkında gerçekten çok çirkin imalarda bulunulsun, Denktaş ve Kıbrıs Türklüğünün onuru rencide edilsin, iş artık leblebi, şarküteri reklamı yapmaya kadar sulandırılsın, muhalefet algıda teröristleştirilsin diye de vermiyoruz. Ve bunları da devletin millî kültür alanına dair sorumluluğu çerçevesinde değerlendiriyor ve sizden de açıkçası samimiyetle müdahil olmanızı bekliyoruz.

Bir meselemiz de RTÜK. 2022'de -az önce başka üyeler de söylediler- Halk TV, TELE 1, KRT, FOX, Flash gibi muhalif yayın yapan kanallara kesilen ceza "yandaş" diye tabir edilen kanallara kesilen cezanın tam 10,3 katı. 2021'de muhalif yayınlara 21 milyon 500 bin lira ceza kesilirken yine, "yandaş" diye tabir edilen kanallara 0 TL yani hiç ceza kesilmemesi normal mi? Seçim yılı olan 2023'te ilk altı ayda bütün zamanların rekorunu kırdı RTÜK ve muhalif kanallara 20 milyon 649 bin 194 TL ceza kesti. Yandaş kanallarla toplum mühendisliğine ciddi bir alan açıldı bu arada. Ve az önce sunuş metnine baktım dalga geçer gibi yani "Medya demokrasilerin vazgeçilmezidir." diye başlıyor ama medyayı antidemokratik bir tavırla, devlet gücünü sopa gibi kullanarak hizaya sokmaya çalışan bu kuruluşla ilgili bir tasarrufunuz olacak mı?

(Uğultular)

BAŞKAN MEHMET MUŞ - Değerli milletvekilleri, lütfen.

SELCAN HAMŞIOĞLU (Tekirdağ) - Demokrasi, dolayısıyla, Türkiye'nin bir cazibe merkezi olabilmesi hâlini baltalayan bu tutumu ve ülkenin imajının giderek gerilemesini izleyecek misiniz? Cumhurbaşkanının "Sanatı belli kalıplara hapseden ideolojik yaklaşımları kabul etmiyoruz." sözüne binaen soruyorum: Madem öyle, partili belediyeleriniz neden iktidarın kalıpları ve ideolojik yaklaşımına aykırı isimlerin konserlerini ve o alanda yapılan festivalleri iptal ediyor? 17'nci yüzyılda, 18'inci yüzyılda değiliz, bu çağda "saray sanatçısı" diye bir kavramın oluşmuş olmasından rahatsızlık duymuyor musunuz ve bu arkadaşların takdir, taltif ölçüsü nedir? Yani Cumhurbaşkanına "hünkârım" diye hitap etmek mi? İşte, Oslo İmralı ittifak sürecinde Öcalancı ama sonra Cumhur İttifakı sürecinde Mehmetcikçi; dün "megri megri"ci bugün "Çırpınırdı Karadeniz"ci; konjonktüre göre Erivancı veya Karabağcı olarak mı kanıtlıyor bu arkadaşlar ne kadar usta oyuncu olduklarını? Ayrıca, millî kültür diye bir mevhumu benimsiyorsanız özellikle tarikat ve cemaatlerin İslam inancını kullanarak giriştikleri kültür değişimine, kültürel Araplaştırmaya karşı bir tedbir planınız var mı? Bu tür yapıların vakıf statüsünde faaliyet vermesine karşı önleyici tedbirleriniz var mı? Yine, Sayın Cumhurbaşkanı "Cumhuriyet tarihinin en önemli adımı." demişti. Alevi Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı için. Cumhuriyetin adının dahi ilk defa bir Bektaşi ocağında telaffuz edildiğini düşününce bizi bizden ayırmaktan vazgeçmeye dönük her adımı biz de destekliyoruz, bizim için de kıymetli ama bir makbul Alevi prototipi oluşturmaya çalışmak bir adım ileri gitmek midir yoksa bin adım geri gitmek midir? "Alevi benden olursa makbul, trans benden olursa makbul, mini etekli benden olursa makbul, gayrimüslim benden olursa makbul ama en millî, en muhafazakâr, en mazbut kimseler de olsalar benden değilse tabiri caizse kaynar kazanda yakılabilirler." bakışıyla gerçekten bir kültür politikası oluşturmak mümkün müdür? Ayrıca, sorumlu olduğunuz kuruluşların ekran yoluyla güzellemesine ses çıkarmadığı sığınmacıların oluşturdukları tehdit algısının turizme etkisi üzerine bir araştırma çalışmanız var mı? Çünkü biz sekteye uğratacağını düşünüyoruz.

Özellikle Batılı yazarların eserlerini kütüphanelerde barındırmamakta gösterilen bir hassasiyet var. Aynı hassasiyet Kadir Mısıroğlu gibi cumhuriyet karşıtlarına karşı da gösteriliyor mu? Bunu da merak ediyoruz. Sanatçıların meslekî ve sosyal, ekonomik haklarına kavuşabilmeleri için bir hazırlığınız var mı? "Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı" kitabının önsözünü Emine Erdoğan'ın yazmış olması dışında nasıl bir ayrıcalığı var ki -polemik olsun diye sormuyorum- 2,5 milyonun üzerinde bir harcama yapılmış bu kitap için? Bu harcamaya değer ne gibi bir kültürel geri dönüş oldu; onu merak ediyoruz yoksa desteklenebilir hiç sakıncası yok ama orantısız değil mi yani kültürel geri dönüşü ile verilen destek?


Yorum Yazın