AK Parti grup toplantısı notları

Erdoğan: Öğrenci affı teklifimizi Meclis'e sunacağız

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Abone ol
AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda konuştu.

Erdoğan’ın konuşmasından başlıklar şöyle:

"Tüm gençlerimize müjde vermek istiyorum. Öğrenci affı teklifini önümüzdeki günlerde Meclisimizin takdirine sunuyoruz. Bu teklif lisans, yüksek lisans ve doktorayı belirli şartlarda bırakanlara yeniden fırsat sunuyor. 

Bizi NATO konusunda taktik hata yapma konusunda CHP'ye sözümüz var; ülkemizde zor şartlarda kurulan uçak, makine fabrikalarını kapatarak savunma sanayilerimizi dışa bağımlı hale getirilen, adalar meselesinde dirayetli duruş sergileyemeyerek ülkemizi bugünkü tartışmaların içine düşüren, 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan küresel yönetim sisteminde ülkemizin hak ettiği konumda yer almasını sağlayamayan, taktik değil, stratejik hatalarıyla Türkiye'nin çıkarlarını koruyamamış bu parti bize ders veremez. 

Kılıçdaroğlu, CHP eski CHP değil diyor. Millet bunların eskisiden ne hayır gördü ki yenisinden fayda beklesin. Onlar kendi içlerindeki Rum, Yunan, Avrupa, Amerika, PKK, FETÖ sevdalısı 5. kol elemanlarını temizlesinler. Ülkenin diğer tüm meselelerini biz hal yoluna koyarız. 

NATO meselesinde de İsveç ve Finlandiya terörle mücadelede net, somut adımlar atana kadar duruşumuzu değiştirmeyiz. 

Ey TÜSİAD'ın başına gelen beyefendi, dış politikada sen bize ders veremezsin, sen daha çıraksın, dün bir bugün iki. Haddini bil! Bunlar akıllarını başlarını almadıkları sürece iktidarın kapısından giremezler, bunu bilmeleri lazım. 

Biz dış politikada İsveç ve Finlandiya'ya karşı niye tavır alıyoruz? Sokaklarında terör örgütleri cirit atarken biz onlara kapılarımızı mı açacağız? Ey TÜSİAD, siz onların yanında yer alabilirsiniz, biz şehitlerimizin kanını yerde bırakmayacağız. 

Almanya'da caddelerde Alman polisinin nezaretinde terör örgütleri yürüyüşler yapıyorlar, Fransa'da İngiltere'de yürüyüşler yapıyorlar... Avrupa'nın bütün ülkelerinde aynı durum... Bunlara karşı sizin menfaatlerinizi korumak için sesimizi çıkarmayacak mıyız? Kusura bakmayın, sizden önce gelen ağa babalarınız da aynı kafadalardı, siz de aynı kafadasınız. TÜSİAD bu gidişiyle devam ederse, bu iktidarın kapısını hiç çalmasın. Görüyorum ki sizler, aynı merkezden idare ediliyorsunuz. Aynı merkez belli, CHP... Oradan size neyi sufle diyorlarsa o ağızla konuşuyorsunuz. Öyleyse bu kapı, yerli milli duruş sergileyene açıktır, sergilemeyene kapalıdır. 

Ülkemizin adını Turkey'den Türkiye'ye dönüştürme kararımızı hayata geçirirken, diğer alanlarda da aynı yöntemi takip edeceğiz. Artık milli hava yolumuz da uluslararası uçuşlarını Turkish Airlines değil, Tür Hava Yolları ismiyle yapacaktır. Bu kadarı öküz altında buzağı arayanlara herhalde yeter. 

Geçen hafta Van'daydık. Vatandaşlarımızla hasret giderdik. Terör gölgesinden kurtulan, depremin ardından yeniden inşa ettiğimiz altyapısıyla yüzünü geleceğe dönen Van gördük. Van denizinde gençlerle bir araya geldik. Bilerek deniz diyorum, bu CHP şimdi coşar. Göl neresi deniz neresi iyi biliriz. 

Her alanda kabına sığmayan büyüme ve gelişme için sabırsızlanan bir Van gördük. Sadece bölgesinin değil, ülkemizin en önemli lokomotiflerinden olmaya hazırlanıyor. Hala devam eden çalışmalarla Van'ın yanında olmayı sürdüreceğiz. Van depreminden sonra şehre vardığımda gördüğüm manzarayla şimdiki arasında asırlık fark var. Bu güzel şehrin insanlarına umut aşılama şerefine biz nail oldu. O zaman terör örgütünün belediye başkanı oraya su dahi getiremedi. Büyükşehirlerde su getirme görevi belediyenindir. Onlar getiremedi, biz DSİ kanalıyla problemi çözdük. 

Terör örgütünün pençesinden kurtardığımız, her altyapısını inşa ettiğimiz bölgedeki tüm şehirlerde  kıpırdanma görüyoruz, ciddi manada gelişmeler var. Bu dip dalganın altında terör örgütü artığı siyasetçilerle yurt dışında ülkemizi karıştırmak için fitne ateşi yakanlar da başta olmak üzere kimse duramayacaktır. Milletimiz doğusu ile batısı ile kuzeyi ile güneyi ile yüreğini açmış bizi bekliyor. 

Yeter ki buna biz layık olalım, buna layık olan çalışmayı, mücadeleyi ortaya koyalım. Önce 2023 seçimlerini zaferle neticelendirmeliyiz. Hem milletimizin 20 yıllık kazanımlarına sahip çıkacak, hem 2023 hedeflerimizden geri atılmasına izin vermeyecek bir başarı kazanmış olacağız. 2023'ten sonra da 23 milyon üye hedefi ile daha çok çalışarak vatan topraklarının her karışına izimizi ve terimizi bırakmayı sürdüreceğiz. 

Milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimleri önümüzdeki yılın aşağı yukarı bugünlerinde yapılacak. 2023 seçimleri için geri sayımın başladığını söyleyebiliriz. Muhalefet hala erken seçim lafları etse de seçim takvimi zaten kendi mecrasında ilerliyor.  Muhalefetin erken seçim istediği yok, hatta bizim ülkemizde muhalefet mümkünse hiç seçim olsun istemez. Bunlar herhangi bir sorumluluk üstlenmeden, sadece konforunu yaşayarak siyaset yapmaya alışmışlar. Sel felaketinde İstanbul'un Ankara'nın İzmir'in halini gördük. Herhangi bir altyapı çalışmaları var mı? Altyapı çalışmaları olmadığı için bu felaketlerde biri Bodrum'da biri Eskişehir'de öbürü nerede olduğu belli değil, garip bir yapı var. Bunlar dertli değil. Her gün seçim lafı ettiği halde daha adayının ismini zikredemeyenlerin derdinin ülkeye hizmet olmadığını anlamak için derin analizlere ihtiyaç yok. Bir masa kurmuşlar, avara kasnak misali buradan çıkan hiçbir karar, irade mevcut değil. 

Nasrettin Hoca, komşularından birinden borç almak zorunda kalmış. Vadesi gelmeden adam hocanın kapısını aşındırmaya başlamış. Adam borcunu istediğinde hoca, 'şu an yok, yakında ödeyeceğim' demiş. Adam hocanın yakasını bırakmamış, kimden bulup vereceksin' diye üstelemiş. Hoca, 'kapının önüne çalı ektim, koyun sürüsü geçerken yünleri çalıya takılacak, bizim hatun bu yünleri toplayacak, yıkayacak, tarayacak, ben de götürüm satacağım, senin paranı da o zaman ödeyeceğim' demiş. Adam katılarak gülünce hoca, 'halden bilmez, gördün peşin parayı böyle gevrek gevrek gülersin değil mi' demiş...

Altılı masanın cumhurbaşkanı adayını belirleme meselesi de hocanın borcunu ödeme fıkrası gibi ilerliyor. Güya seçim tarihi belli olsa adayları hazır, ama tarihi zaten belli olan seçimler için ortada aday yok. Kendilerine adayınızı nasıl belirleyeceksiniz diye sorunca, Nasrettin Hoca'dan daha muğlak cevap veriyorlar... İlkeleri, prensipleri belirleyeceğiz diyorlar, uzun bir aday listesi çıkaracak, her adayın artı eksilerini tespit edeceğiz diyorlar. Masanın etrafındakilerden biri arıza çıkarmazlarsa listeyi kısaltacağız diyorlar. Kısa listedeki adayları herkes irtibat halinde olduğu yabancı büyükelçilere sunacak, onların kararını bekleyeceğiz diyorlar. Bunları atlattıktan sonra adayları yeniden masaya yatıracağız diyorlar. Bu süreçte seçimi kaçırmaz, sandığa gitmeyi unutmazsak milletimizin huzuruna bir aday ile çıkacağız diyorlar. Nasrettin Hoca'nın ektiği çalılar ile borcunu ödeme ihtimali, altılı masanın adayını belirleme ihtimalinden daha fazladır. Aylarca masada kimin nerede oturacağının kavgasını vermiş bir curcuna ittifakından ne beklenebilir ki? Kendi temel meselelerini çözmeyi beceremeyenlerin millete derman olması mümkün mü?

Her hafta bir skandalla gündeme gelenlerin bırakın seçimi, 2023'ü görmeleri dahi muhaldir. Altılı masa tarafı adaylarını açıklamama stratejilerinden birinin de yıpranma korkusu olduğunu söylüyor. Adaylarını bugünden ilan ederlerse bir sene içinde o isim yıpranabilirmiş. Bu nasıl aday ki ismi gündeme gelir gelmez, millet tanıdıkça yıpranıyor? Bu nasıl aday ki zaman geçtikçe itibar ve zemin kaybediyor? Bunun adı strateji değil, siyasi hokkabazlıktır, milleti kandırma gayretidir. Bunlar defolu ürün satan tüccar misali katakulli ile adaylarını sandıktan çıkarma peşindeler. Şark kurnazlığı hesaplarıyla milletimizin tamamını basiret ve ferasetini hafife alıyorlar. Milletimiz bu abra kadabra siyasetinin defterini düreli çok oldu. Sandıktan seçmeni aldatmaya çalışanlar kendi kifayetsizliklerini ortaya döküyor. Biz millete olan saygımız gereği Bay Kemal başta olmak üzere CHP'yi ve 6'lı masayı bu utanç girdabından kurtarmaya çalışıyoruz. Ya adaylığını açıkla ya da adayını açıkla! Bunu söylediğimden beri ortadan kayboldu, her gün bir kurumun kapısına dayanan, hesaplaşacağız diye höyküren bu zatın sesi kısılıverdi. Gerçi kürsüde bir şeyler söylüyor ama yüzünde yılgınlığın, korkaklığın izini görmemek mümkün değil. Birileri kendisine biz kararımızı verene kadar sen otur oturduğun yerde dediler. Halbuki bu zat genel başkanlarının 12., ömrünün 73. yılında nihayet kendisini göstereceği bir fırsatı yakaladığına inanıyordu. Bürokrasideyken batırdığı kurumların, siyasette her seçimde yenildiği partisinin, gülmeyen bahtının son deminde efsane çıkış yapmaya hazırlanıyordu. 6'lı masanın etrafından, masanın geri tarafından yükselen sesler işinin zorluğuna işaret ediyor. 

Henüz 6'lı masanın adayı bile belli değilken bir meşrep mezhebi ortaya attılar. Bayram değil seyran değil... Nereden çıktı bu? AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak bu tehlikeli tartışmada duruşumuz nettir. Eski Türkiye'ye ait önyargıların artık Türk siyasetinde yeri yoktur. Bay Kemal, senin meşrebin ne olursa olsun, biz senin meşrebinle ilgilenmiyoruz merak etme. Çık ortaya, mert ol, adaylığını açıkla veya adayını açıkla. İktidarda olduğumuz sürece hiç kimse bu ülkenin vatandaşlarını meşrebi, kökeni, siyasi görüşü dolayısıyla ötekileştiremez. Biz bu zatın bürokrasideki beceriksizliğini her fırsatta yüzüne vururuz. Asla geçmişiyle, kimliği ile diğer vasıflarıyla uğraşmayız. Bu ülkede anayasada belirlenen şartları taşıyan her insanımız, her türlü hakka sahiptir.

Osmanlı'nın son döneminde ülkeye en büyük hizmetleri vermiş, hakanına istibdat iftirası atan cahillere ise ileri geri konuşmak yerine önce dizlerini kırıp tarihlerini öğrenmelerini tavsiye ediyorum. Madem millete hizmet iddiasındasınız, yabancıların iftira dolu hezeyanları yerine bu milletin kültürünü, inancını, tarihini doğru öğrenin. Kürsülerden milletin değerlerini aşağılayan kitapları sallamak yerine, milletimizin bu zihniyete verdiği dersleri öğrenin. Şanlı tarihimizi bilmeden, insanımızı tanımadan, bizi bir arada tutan kadim değerleri öğrenmeden bu millete hizmet edemezsiniz. 

6'lı masanın altındaki gizli ortak HDP'nin terör örgütü ele başılarının emriyle yol açtığı rezalet görüntüleri unutmadık. İstanbul Kadıköy'de işlenen rezaletin başrolünde yer alan sözde  milletvekillerinin hangi provokasyonlara ait olduğunu iyi biliyoruz. Bu kadının dosyası çok kabarık. 60 küsür dosyada suç lahiyası var. Kendisinden bu ihanetinin bedelini hukuk önünde sorulmasının takipçisi olacağız. Süratle dokunulmazlığının kaldırılıp, bu türlerinin artık bu kutlu çatı altında yer almalarının mümkün olmadığını AK Parti olarak ortaya koyuyoruz. Meclisin de bu hususta üzerine düşeni yapacağına inanıyoruz. 

2008 krizinden güçlenerek çıktık. Avrupayı sarsan 2011 borç krizinden yara almadan çıktık. Gezi olayları ile başlayan ve kaos denemeriyle süren sinsi saldırılardan hep dimdik çıktık. İnsanlığın üzerine kabus gibi çöken Koronavirüs salgınından en az hasarı, en fazla kazancı sağlayarak çıktık. Savaşın küresel ekonomi üzerindeki etkilerinden de en az kayıpla, fırsatları değerlendirerek çıkmanın gayretindeyiz. Bedeller elbette ödedik. Ekonomik olarak en büyük bedeli de bu son dönemde ödüyoruz. Küresel piyasalardaki dalgalanmalar sürüyor. Amerika, İngiltere, Almanya, İspanya başta olmak üzere tüm ekonomiler enflasyonda 40 yıldır görmedikleri seviyelerle buluşuyor. Emtia fiyatlarındaki fahiş artışlar, üretim ve tedarik zincirlerindeki belirsizliği derinleştiriyor. Enerji kaynaklarının hepsinde fiyat artması, her alanda dengeleri bozmuştur. Biz çok ciddi tedbirler aldık. Savaş sebebiyle ortaya çıkan buğday krizini çözmek için yoğun gayret sarfediyoruz. Ülkemizin kendi vatandaşlarının temel ihtiyaçları kapsamındaki hububatı, sebze meyveyi üretme sıkıntımız yok. Buğday, şeker ve benzeri ürünleri elbette dışarıdan alıyoruz ama bu gıda sektörünün üretim ve ihracat ihtiyacını karşılamak içindir. Çiftçilerimizin tohum, mazot, gübre gibi girdilerindeki artışların farkındayız. Pek çok önlem alıyoruz. Üretimin artarak sürmesi en baştaki önceliğimizdir. 

Karadeniz'de keşfettiğimiz 540 milyarlık doğalgazı milli sisteme bağlamak için gece gündüz çalışıyoruz. Petrol fiyatlarındaki aşırı yükselmeye bağlı olarak pompa fiyatlarında ortaya çıkan fiyatlar rahatsız edici düzeydedir. Keşke ülkemizin her yerinden petrol fışkırıyor olsa da bu durumun önüne geçebilsek. Petrol tüketiminin büyük bölümünü ithalat ile karşılayan bir ülke olarak hem ham petrol fiyatlarındaki yükselişten hem kurdaki artıştan anında etkileniyoruz. Petrol fiyatlarının bugünkü seviyesi hiçbir ülke tarafından sürdürülebilir değil. Dünyanın tamamının yaşadığı bu sıkıntıyı biz de göğüsleyecek, sabırla düzelmesini bekleyeceğiz. Önemli olan bu küresel dalga dindiğinde hangi kazanımlara sahip olacağımızdır. 

Madalyonun diğer yüzünü de ihmal etmiyoruz. Ülkemizde ekonomik sorunlara teşhis yanlış konduğu için tartışmalar ve çözüm arayışları da yanlış mecrada yürümektedir. Öyle diyor TÜSİAD'ın başındaki... Büyüme her şey değildir, öyle diyor... İhracat endeksli büyüme her şey değildir... Öyle diyor. İhracat olmazsa, büyüme olmazsa sen ayakta duramazsın ya. Bütün bu adımlar, hepsi CHP ağzı. İhracatın, büyümen olmayacak sadece ithalat öyle mi? İthalat seni bitirir, batırır, ithalata dayalı ihracat dersen aklım alır. Ama ihracatı bir kenara koyacak olursan o ülke yürümez. Biz bunları yapıyoruz ama sizin mantığınız, anlayışınız bu işleri almaz bundan dolayı ikide bir başkan değiştiriyorsunuz. Başka gidecek yeriniz de yok. 

Türkiye'deki enflasyon; kamu maliyesindeki bozulmadan, arzdaki azalmadan, talepteki aşırı yükselişten değil de enerjiden kura kadar farklı sebeplerin ağırlıklı olduğu sorunlardan kaynaklı olduğu için buna klasik anlayış ile çözüm aramak beyhudedir. Diyorlar ki akademisyenleriniz olacak, be zavallı, bizim kurullarımızda akademisyenlerimiz olmadığını sana kim söylüyor? Biz kiminle nerede nasıl çalışacağını 20 yıldır ispat etmiş bir partiyiz. Bay Orhan, bundan sonra hangi akademisyenlerle çalışacağımızı sana sorarız, senin vereceğin isimlerle çalışırız. Kafaya bak ya! Bunlar ne zavallı! 

Ekonomide en pahalı mal, bulunmayan maldır diye bir gerçek vardır. Biz de dünyanın içinden geçtiği süreçte insanlarımızın karşılaşabileceği en büyük felaketin işsiz kalmak, evine aş götürememek, çocuğunun karşısına boynu bükük çıkmak olduğuna inanıyoruz. Türkiye ekonomi programının önceliklerinin en başına istihdamı yerleştirmemiz rastgele tercih değil. Elde ettiğimiz neticeler de tercihimizin doğru olduğunu gösteriyor. İstihdamda bu çatıyı daha da yükseltmek ve hedefi yakalamak için yatırımı, üretimi, ihracatı teşvik ediyoruz. Yeter ki üretin, çalışın, istihdam oluşturun, ihracat yapın diyoruz. 

Dar gelirlilerin ve ücretlilerin hayat pahalılığı sebebiyle ortaya çıkan refah kayıplarını telafi etmek için yeni programlar devreye alıyoruz. Tüm imkanları seferber ederek her bir insanımızın derdiyle dertleniyor, sıkıntılarına çözüm arıyoruz. Ocak ayında önemli adımlar attık, temmuzda enflasyon farkları ile yine bir rahatlama sağlayacağız. Yılbaşında çok daha kapsamlı ve rahatlatıcı adımlar planlıyoruz. İnşallah şubat mart ile birlikte enflasyon önemli ölçüde gerileyeceği için, attığımız adımların etkisini daha iyi görebileceğiz. 

Sosyal yardımların miktarını artırdık, kapsamını genişlettik. Hiçbir insanımızın yokluğa ve yoksulluğa mahkum olmaması için her çabayı sergiliyoruz. Bugün ülkemizdeki sorun, işsizlik veya benzeri yollarla gelir kaybına uğranılması değil, mevcut gelirle daha az satın alma gücüne sahip olunmasıdır. Biz de buraya odaklanıyoruz. Geçtiğimiz 20 yılda ülkemizin her meselesini çözdüğümüz, milletimizin her beklentisine cevap verdiğimiz gibi bu sıkıntının da üstesinden biz geleceğiz."


Yorum Yazın