Bir insan evladını kaç kere gömer?

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Bir insan evladını kaç kere gömer?
Abone ol
Burhaniye’nin tek Alevi Köyü Tahtacı’da 17 yaşındaki evladını trafik kazasında kaybeden bir anne (G.A.) “Bir insan evladını kaç kere gömer!” diye soruyor

Muhalif.Özel- Murat Bayar

Burhaniye’nin tek Alevi Köyü Tahtacı’da, baraj görünümlü siyanürle maden arama tesisinin inşaatı, mahkeme kararına rağmen devam ediyor. Mezarların da buradan kaldırılması gündeme getirilince, 17 yaşındaki evladını trafik kazasında kaybeden bir anne (G.A.) “Bir insan evladını kaç kere gömer!” diye soruyor.

“AMAÇ: ALEVİ İZLERİNİ SİLMEK!”

Konuyla ilgili bilgi verdiğimiz HDP Milletvekili Kemal Bülbül, Tarım ve Orman Bakanlığı’na verilmek üzere hazırladığı soru önergesinde, “Burhaniye’nin tek Alevi köyü olan Tahtacı Köyü’nün mezarı ile birlikte taşınmasının Alevi izlerini silmek anlamına geldiği ifade edilmektedir.” dedi. 

EKİBİMİZ 2 OCAK’TA TAHTACIDA

2 Ocak Pazar günü, bilim insanları, HDP Antalya Milletvekili Kemal Bülbül, bütçe görüşmelerinde konuyu gündeme getirmeye hazırlanan CHP Balıkesir Milletvekili Fikret Şahin ve CHP Milletvekili Ensar Aytekin, Tahtacı Kültür Dernekleri Federasyonu Başkanı Yolcu Bilgiç ile çevre örgütlerinin katılımıyla yapılacak toplantıyı, yine olay yeri, Tahtacı’dan anlatmaya devam edeceğim.

SULAMA PARAVAN OLARAK KULLANILIYOR!
Burhaniye’nin tek Alevi Köyü Tahtacı’yı, mezarlığıyla birlikte tamamen sular altında bırakacak, bir gölet ve regülatör sulama alanı görünümlü proje, Av. Arzu Kır ve yaygın kanıya göre siyanürle maden arama için paravan olarak kullanılıyor.
Halk konunun bir sulama çalışması olduğuna inanmıyor. Ve bölgede baraj için yapılacak toplantıya izin vermediği tutanaklara geçmiş.
Peki, Tahtacı Köyü’ndeki çalışmanın bir sulama çalışması olduğu neden inandırıcı değil?
Öncelikle bölgenin sulama ihtiyacı yok!
Bölge, birinci derecede deprem bölgesi, yine sismik anlamda hareketli bir bölge. Yani baraj için uygun bir yer değil. 
Yine, birinci ve ikinci derecede doğal ve tarihi SİT alanı. Yani, ÇED mevzuatı yine burada böyle bir tesise izin vermez.
Ayrıca, yapılacağı iddia edilen baraj için 8.600 metrelik borular gerekiyor. Hem rantabl değil hem de, borunun geçtiği tüm bölgenin susuz kalması söz konusu. Yapılacağı söylenen proje gerçekleşse bile barajı dolduracak kadar su yok.

BÖLGEYE SİYANÜR HAVUZU YAPILMIŞ
Buna karşılık baraj yapılacak alana bir siyanür havuzu inşa edilmiş. Ve söz konusu Moment Firması’nın madencilik ruhsatının olması, bölgede maden aranacağı görüşünü güçlendirmiş.

HER ŞEY, ÇED İPTALİNİ EMSAL OLMAKTAN ÇIKARMAK İÇİN
Valinin, “ÇED Raporu olmaksızın onayı” mahkemede iptal edilince, aynı şekilde ÇED Raporu olmaksızın doğayı tahrip etmek isteyen tüm firmaları bir panik almış. Çünkü bu karar Danıştay’da kesinleşince emsal karar haline gelecek ve herkesi bağlayacak.
12 Temmuz 2021’deki, mahkemenin iptal kararından sonra projenin adını, “Reşitköy Göleti ve Bahadınlı Regüleatörü Sulama Yıkama Eleme Tesisi Projesi” şeklinde değiştiriyorlar.
Bahadınlı Regülatörü’nde, neyi yıkayıp, neyi sulayacakları meçhul olmakla birlikte, askıda katı madde açığa çıkacağını bizzat Moment firması itiraf ediyor.
Yani, zehirli ağır metalar, havaya, suya, toprağa karışarak yaşamı olanaksız kılan kirletici maddeler açığa çıkacak.

PROJE ADINI DEĞİŞTİREREK DANIŞTAYI BOŞA ÇIKARIYORLAR

Projenin adını değiştirerek, Danıştayın kararı kesinleştirerek emsal hale getirmesinden önce, kararı boşa çıkarmaya çalışıyorlar.
Av. Arzu Kır, bu davayla uğraşırken, yalnız yaşayan kadın  evinde ölü bulundu, diye haberler yapıldığını anlatıyor.
Avukat Kır, Danıştay’ın kararından önce, hızlıca valilikten alınacak bir ÇED Raporu ile ve önceki proje için alınan izinleri yasa dışı olarak yeni projede kullanarak inşaatı bitirmeye hazırlandıklarını kaydediyor.

Av. Arzu Kır

Kır, Çanakkale’den İzmir’e kadar binlerce maden ruhsatı dağıtıldığına işaret ediyor: “Çanakkale Balıkesir ve İzmir’de insanların yaşam ve geçim imkânlarını ellerinden alıyorlar. Çok ağır bir suç işleniyor.”

Tahtacı Köyü’nün, mahkeme kararlarını bypass ederek, bir dizi yasa dışılıkla siyanürle maden aramasına açılması, Türkiye çapında doğanın tahribini hızlandırırken, büyük demografik operasyonun da kapılarını açacak!

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Aşağıdaki sorularımın Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pekdemirli tarafından Anayasa'nın 98 inci ve TBMM İçtüzüğünün 96'ncı ve 99'uncu maddeleri gereğince yazılı olarak cevaplandırılmasını arz ederim.   10.11.2021 Kemal BÜLBÜL
                                 Antalya Milletvekili

 

Yazılı ve görsel medyada Tarım ve Orman Bakanlığına bağlı Devlet Su İşleri (DSİ) Genel Müdürlüğü (DSİ) tarafından Balıkesir’in Burhaniye ilçesindeki Reşitköy Barajı’nın yapım süreci devam ederken DSİ 25. Bölge Müdürlüğü, ReşitköyGöleti ve Bahadınlı Regülatörü Sulama –Yıkama –Eleme Tesisi Projesi için 4 Kasım’da ÇED başvurusu yaptığı, başvurunun ardından Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın 26 Kasım’da halkın katılım toplantısının yapılacağına dair duyuru yapıldığına ilişkin haberlere yer verilmektedir. 
 
Haberin ayrıntılarında Burhaniye’nin tek Alevi köyü olan Tahtacı Köyü’nü sular altında bırakacak proje için yapılmak istenen halkın katılım toplantısının köylüler tarafından engellediği, köylülerin direnciyle karşılaşan yetkililerin “Bilgi almak istemedikleri için toplantı yapılamamıştır” şeklinde haklarında tutanak tutulan köylülerin Burhaniye’nin tek Alevi köyü olan Tahtacı Köyü’nün mezarı ile birlikte taşınmasının Alevi izlerini silmek anlamına geldiği ifade edilmektedir. 

 Burhaniye Çevre Platformu (BURÇEP) Sözcüsü Süleyman Eryılmaz sürece dair şunları söylemektedir: “Köylüler provokasyona gelmeyerek toplantıyı yaptırmadı ve toplantının yapılamadığı şeklinde tutanağı tutturdu. Bundan sonra sadece Tahtacı Köyü’nde değil, diğer köylerle, Burhaniye’deki diğer STK’ler ve Alevi örgütleriyle beraber süreci yönetmek için karar alacağız. Tahtacı köylüleri ÇED toplantısının yapılmasını istemedi. ‘Tahtacı sular altında kalmasın’ dediler. Biz de onların yaşama alanlarına yapılan müdahaleye karşı itirazlarını destekledik. ReşitköyGöleti,Bahadınlı Regülatörü ve Şahinler Pompaj Sulaması proje alanında, 4 adet 1. Derece Arkeolojik Sit ve 1 adet 2. Derece Arkeolojik Sit alanı içinde kalıyor. Bölgede son hızla devam eden sulama projesi inşaatı çalışmalarında, korunması taahhüt edilen kültür varlıkları kapsamındaki 1.ve 2. Derece Sit Alanlarının korunmasıyla ilgili hiçbir önlem alınmamasına karşı da itirazlarını dile getirdiler” 

Sular altında kalacak Tahtacı Köyü’nün mezarlığının taşınmasına itiraz eden 17 yaşındaki evladını toprağa veren bir anne (G.A.), “İnsan evladını kaç kere gömebilir?” diye sormaktadır. 

Bu bağlamda;
1-    Bakanlığınızabağlı Devlet Su İşleri (DSİ) 25. Bölge Müdürlüğü tarafından Balıkesir Burhaniye’ye Bağlı Tahtacı Köyü civarında yapılmak istenen ReşitköyGöleti ve Bahadınlı Regülatörü Sulama –Yıkama –Eleme Tesisi Projesi’nin yerel halkın itirazına rağmen yapılmak istenmesi ile ilgili kararınızın yeniden gözden geçirilmesi ile ilgili herhangi bir çalışma yapılmakta mıdır?
2-    ReşitköyGöleti, Bahadınlı Regülatörü ve Şahinler Pompaj Sulaması proje alanında, 4 adet 1. Derece Arkeolojik Sit ve 1 adet 2. Derece Arkeolojik Sit alanının bulunduğu yerel halk tarafından iddia edilmektedir. Bakanlığınız 1.  ve 2. Derece sit alanında gerçekleştirilecek olan bahse konu projenin kültür varlıklarının korunmasına dair uygulamalar ile çelişmemekte midir?
3-    Bakanlığınız Balıkesir Burhaniye’nin tek Alevi köyü olan Tahtacı Köyü’nün mezarı ile birlikte taşınmasının köylülerin bölgedeki Alevi izlerini silmek anlamına geldiğine dair kaygılarının giderilmesine dönük ne tür bir girişimde bulunacaktır?

*******


AV. ARZU KIR: SULAMA GÖRÜNTÜSÜ KÖYLÜYÜ İKNA İÇİN! 


Bu aslında bir taşla birkaç kuş vuracaklar. Barajın yapılması planlanan yer, projeler erişilebilir değil. Aynı aks üzerinde olduğu söyleniyor. Bu doğru olsa bile ilk defa 1963’te projelendirilmiş. Milletvekilleri ne zaman diye sormuş, hep ÇED sürecinin çok uzun olduğu anlamında şikâyet mahiyetinde yanıtlar verilmiş. 
Dolayısıyla, tahmin ettiğim 5 yıldır bu davayı tek başıma devam ettiriyorum. Şu anda da iptal kararından sonra, Vali, “ÇED gereklidir” kararını vermek zorunda olduğu bir proje hazırlanmış bile. Çünkü bu iptal davası verilen kararın örnek olması istenmiyor. (valiliğin 2017den beri ÇED gerekli değildir kararını mahkeme iptal etti)
Çünkü ÇED gereklidir kararı verdiğinde, aslında ÇED mevzuatı bunu zorunlu kılıyor. Bu ortalama 2 yıl sürdüğünden bunu istemiyorlar. Bugüne kadar barajın yapılmamış olmamasının nedeni de ÇED raporunun olumsuz çıkmasıdır. Valilik, “ÇED gerekli değildir” deyince, ihale ve inşa işlemleri yapılacak. Reşitbey Barajında’da böyle oldu. Kararı önce idare temyiz etti. Danıştay 4 yıldır onama kararını vermedi. Ama idare yeni bir proje hazırladı.
Projenin adı Reşitbey sulama projesi idi. 12 Temmuz 2021 tarihindeki iptal kararından sonra, projenin adını, “Reşitköy Göleti ve Bahadınlı Regülatörü Sulama Yıkama Eleme Tesisi Projesi” olarak değiştirdiler. Yani artık yeni bir proje ile karşı karşıyayız. Birçok kurumdan onay alınması gerekirken, bu başvuruların hiçbiri yapılmaksızın önceki başvurudaki izinler kullanılarak, proje tamamlanıp valiliğin onayına 2 Kasım 2021’de sunulmuş. Ve bu yasal değildir! 
Barajcılar bölgeye sokulmayarak toplantının yapılması engellendi, tutanağı tutulmuş. Çünkü valiliğin “ÇED raporu gerekli değildir” raporu iptal edildiği için de artık, “Gereklidir” demesi gerekiyor. Bu kararın Danıştay’da kesinleştikten sonra diğer davalarda da örnek olmasını engellemek için, kesinleşmeden önce yeni bir projenin ÇED raporunu alarak inşaata hızla devam etmek istiyorlar. Böylece kesinleşen dava konusuz kalacak. Dolayısıyla, Danıştay’a da yazdığım yazıda önce kararın kesinleşmesi gerektiğini anımsatıyorum. Valiliğin ÇED gereklidir kararının ÇED raporunun (onun da erişebilir ve ilan edilmesi gerekir) ÇED raporunun iptali davası açmaya hazırlanıyorum. 
Bu projede hep sulama olduğu söyleniyor. Gerçekte öyle olsa bile 
1) Birinci derece deprem bölgesi ve sismik olarak da hareketli bir bölge. 
2) Barajın yapılacağı alan, birinci ve ikinci derecede doğal ve tarihi SİT alanı
3) Karınca Deresi’nin denize kavuşmasına 10 -15 km kala ovaya alivyonlarını serdiği deltası üzerinde dere yatağında baraj kurularak Karınca Deresi’nin denize ulaşmasının önü kesiliyor. Yani hepsi gölde toplanacak. Bu da sakıncalı. Çünkü sucul yaşamı tamamen değiştiriyor.

Bu 10- 15 km tamamen sudan mahrum kalıyor. Bir kısmı baraj bölgesinin dışında kalıyor. Sulu tarıma dair ürünler yetişmeyecek. Artı akarsuyun denize kavuşması için kullandığı yoldan deniz suyu içeri girecek, tabii bu akarsu olmayacak ama toprağı tuzlandıracak. Bu nedenle de kuraklık ve toprak tarıma elverişli olmaktan çıkacak.
Karınca deresinin sularının en azaldığı noktada baraj yapılacağı için barajı doldurmaya kapasitesi yetmeyecek. Bu nedenle Karınca Deresi, Bahadınlı Regülâtörü ile direkt baraja bağlanacak.
Ancak Bahadınlı Regülâtörü, Karınca Deresinin üzerine kurulacak. 8.600 metre uzunluğunda borular içerisinde baraja taşınacak. Bu da 8.600 metrelik alan boyunca olan alandaki köylü bu sudan hiçbir şekilde yararlanamayacak.
Aynı zamanda bu projeye göre, sulama, yıkama ve eleme tesisi kurulacak Bahadınlı Regülâtörü’nde, neyi yıkayıp, neyi sulayacakları meçhul olmakla birlikte, askıda katı madde açığa çıkacak.
-Zehirli ağır metalar, havaya, suya, toprağa karışarak yaşamı olanaksız kılan kirletici maddeler açığa çıkacak- Bunu da itiraf ediyorlar. Yüklenici, Moment bir Türk firması. Henüz ben davayı açmadan önce evde yalnız yaşayan kadın evde ölü bulundu, diye yazıldı. Çok büyük sermaye grupları var. Sulama ihtiyacı yok. Siyanür havuzu yapılmış gerçeği varken, sulama görüntüsü köylüyü ikna etmek için kullanılıyor. Bunun da başka hiçbir mantıklı bir açıklaması yok.
 


Yorum Yazın