İstanbul
Parçalı bulutlu
9°
Adana
Adıyaman
Afyonkarahisar
Ağrı
Amasya
Ankara
Antalya
Artvin
Aydın
Balıkesir
Bilecik
Bingöl
Bitlis
Bolu
Burdur
Bursa
Çanakkale
Çankırı
Çorum
Denizli
Diyarbakır
Edirne
Elazığ
Erzincan
Erzurum
Eskişehir
Gaziantep
Giresun
Gümüşhane
Hakkari
Hatay
Isparta
Mersin
İstanbul
İzmir
Kars
Kastamonu
Kayseri
Kırklareli
Kırşehir
Kocaeli
Konya
Kütahya
Malatya
Manisa
Kahramanmaraş
Mardin
Muğla
Muş
Nevşehir
Niğde
Ordu
Rize
Sakarya
Samsun
Siirt
Sinop
Sivas
Tekirdağ
Tokat
Trabzon
Tunceli
Şanlıurfa
Uşak
Van
Yozgat
Zonguldak
Aksaray
Bayburt
Karaman
Kırıkkale
Batman
Şırnak
Bartın
Ardahan
Iğdır
Yalova
Karabük
Kilis
Osmaniye
Düzce
42,5692 %0.08
49,7213 %0.25
5.767,72 % 0,37
91.396,42 %1.996
Ara

Sabah’ın, kuruluş yıldönümü uyanıklığı

YAYINLAMA: | GÜNCELLEME:
Sabah’ın, kuruluş yıldönümü uyanıklığı

Sabah gazetesi, 22 Nisan 1985’te kurulmuştu. O günden beri de her 22 Nisan’da kuruluş yıldönümünü kutluyordu.

Bu yıl da 22 Nisan’da Genel Yayın Yönetmeni ve çalışanlar pasta kestiler; ertesi gün de gazetede “40. yaş kutlaması” başlığıyla haber yayımlandı. Haberin altında da AKP’li Ömer Çelik, Hüseyin Yayman, Şebnem Bursalı’nın kutlama mesajları yer alıyordu.

Fakat nasıl olduysa bu yıl 30 Kasım’da gazetenin kuruluşunu bir kez daha kutlamaya karar verdiler! “İyi ki varsın Sabah” sürmanşetinde, siyaset, iş, sanat ve spor dünyasından Sabah’a kutlama mesajları yağdığını” duyurdu. Hatta Turkuvaz Medya Yönetim Kurulu Başkanvekili Serhat Albayrak da Sabah, sanki 22 Nisan değil de 30 Kasım’da kurulmuş gibi, eklerden birinde “Sabah, bugün 40. yaşını kutlarken…” diye yazdı.

O gün gazeteyle birlikte dağıtılan ve “40. yaş özel ekleri tarihe önemli not düşecek” denen özel ekler 192 sayfaydı. Ekonomi, yaşam-sağlık-spor, sanayi-üretim, teknoloji-inovasyon, yerel yönetimler ve Sabah konulu altı özel ekte ilan ve reklamlar yazılardan daha geniş yer kaplıyordu.

Üşenmedim, eklerin sayfalarını taradım. Aralarında Cengiz, Tosyalı, Kalyon’dan Limak, Zorlu, Halkbank, Borsa İstanbul, Emlak Konut, Ziraat Bankası’nın da olduğu onlarca şirket ve kamu kuruluşu, tam sayfa ilanlar vererek Sabah’ın 40. kuruluş yıldönümünü kutlamışlardı. Kaba bir hesapla 192 sayfanın 98 sayfası tamamen ilan ve reklamlarla kaplıydı.

Anlaşılan Sabah, 40. yıl ekleri ile iyi para kazandı. Son yıllarda her ay en az bir iki “zirve” düzenleyerek sponsorluklardan gelir elde eden Turkuvaz Medya, şimdi de “yaş günü ekleri”ni yeni bir finansman sağlama yöntemi haline getirmiş görünüyor.

Yoksa bir gazete neden bir yılda iki kez kuruluş yıldönümü kutlasın? Ancak bunu okurlarına da söyleseler hiç olmazsa kandırmamış olurlardı. Yılda iki kez “doğum günü” kutlayıp reklam toplama yöntemini ATV, A Haber, Takvim ve Fotomaç’ta da uygularlarsa hiç şaşırmayacağım.

Gazeteci neden “çakarlı araç” kullanır?

GDH Dijital sitesinin “Ali Mahir Başarır’ın makam aracı otel sahibinde çıktı” başlıklı haberinde, CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır’ın “kendi adına kayıtlı milletvekili çakarlı lüks aracını” bir arkadaşının kullandığı belirtiliyordu.

Bir milletvekilinin kendisine tanınan bir ayrıcalığı başkasına vermesinin haber değeri olduğu doğru. Ancak burada kalmadı mesele. Sonraki haberlerde, polisin Başarır’ın aracını kullanırken yakaladığı iş insanı Mehmet Hazım Giray’ın "tehdit, yaralama ve polise direnme suçlarından kaydı olduğu” vurgulandı. Sabah’ın haberinde Giray’ın “suç örgütleriyle iltisakı olduğu” öne sürüldü; Başarır ile Giray arasında kirli bir ilişki olduğu algısı yaratılmaya çalışıldı.

Başarır da arkadaşının “iltisak” ve “suç kaydı” olduğu iddiasını reddetmekle kalmayıp, CHP kurultayında Uğur Dündar ile canlı yayındayken, GDH’de haberi yazan muhabir Sema Kızılarslan için “Hemen savcının gözaltına alması lazım onu” dedi. Muhalif gazetecilerin gözaltına alınmasına karşı çıkan partinin yöneticisi olan Başarır’ın bir gazetecinin gözaltına alınmasını istemesi büyük çelişki, büyük yanlış. Haberin karşılığı gazeteciye gözaltı olamaz.

Ayrıca “Çoğu iktidar milletvekili işadamlarına, organize suç örgütlerine onun plakasını veriyor” iddiasında bulunan Başarır, gazeteciler Ahmet Hakan, Ferhat Murat, Candaş Tolga Işık ve Hadi Özışık ile hukukçu Serkan Toper’in de “çakarlı araç” kullandıklarını öne sürdü.

İktidar medyası, Başarır’ın “çakar”lı gazetecilerle ilgili iddiasını haber bile yapmadı. Başarır’ın “çakar” kullandıklarını öne sürdüğü gazetecilerden -Ferhat Murat dışında- itiraz da gelmedi.     İktidar yanlısı olunca iktidar nimetlerinden yararlanmayı kendilerine hak görüyor olabilirler, ama gazetecilik böylesine ayrıcalıklarla yürütülemez.

Sözcü’nün tirajı düşüşte

Sözcü TV’deki gazeteci kıyımının ardından Sözcü gazetesinden ayrılan Uğur Dündar, veda yazısında, 2012 yılında yazmaya başladığında gazetenin tirajını 75 binden 125 bine çıkardıklarını anlatıyordu. Sözcü’nün tirajı bugünlerde ise 65 bin düzeyinde.

Bakalım Yılmaz Özdil yönetiminde gazetenin tirajı nasıl bir seyir izleyecek, göreceğiz. Bu arada TİAK’a göre, Sözcü TV’nin kasım ayında tüm gün reytingi 0.13, “share”i (payı) 0.84’tü.

Aslında bütün dünyada basılı gazetelerin tirajları düşüyor, ama bizde düşüş daha da hızlı. Medya Takip Merkezi’nin verilerine dayanarak geçen yıl, 2-8 Eylül tirajlarını yazmıştım. O tirajları, 3-9 Kasım 2025 tirajları ile karşılaştırdım.

Sadece Türkiye ve Sabah’ın tirajları geçen yıla göre artmış. Sabah’ın tirajı 89 bin 265’ten 100 bin 614’e, Türkiye’nin tirajı ise -abonelerle birlikte- 91 bin 655’ten 103 bin 549’a, çıkmış. Yeni Akit ve Yeni Şafak’ın kayıpları çok az. Yeni Akit, 52 bin 998’den 51.638’e düşmüş; Yeni Şafak ise 51 bin 998’den 51 bin 567’ye inmiş.

Son bir yıl içinde en çok tiraj kaybeden gazete Hürriyet. Beşinciliğe düşen Hürriyet’in tirajı 86 bin 702’den, 51 bin 679’a inmiş. Sözcü’nün tirajı 86 bin 566’dan 65 bin 195’e, Akşam’ın 78 bin 398’e, Milliyet’in 61 bin 45’den 50 bin 419’a, Posta’nın 52 bin 299’dan 38 bin 797’ye düşmüş.

Karar gazetesi de 11 bin civarındaki tirajını korumuş. Aydınlık’ın tirajı 10 binlerden 2 binlere inerken, Cumhuriyet’in tirajı 13 binden 11 bine düşmüş. BirGün 4 bin, Evrensel’in ise 2 bin dolayındaki tirajında küçük düşüşler olmuş. Nefes’in tirajı ise 21 bin civarında…

Elbette bu sayıların “şişirilmiş” olma olasılığı da var. Çünkü tirajları denetleyen bağımsız bir kuruluş yok; MTM’nin verileri, medya kuruluşlarının verdiği tirajlar. Ayrıca tirajlar basılan gazete anlamına geliyor; bunlardan ne kadarının satıldığını da bilmiyoruz.

Fidan’ın, gazeteciyle samimi pozu

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın, Türk sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri ve gazetecilerle Berlin’deki buluşmasından geriye çarpıcı haberler değil, “anı” fotoğrafları kaldı.

Gazeteciler, Bakan Fidan ile hayli içli dışlı görünüyor fotoğraflarda. Hele bir de Hürriyet Avrupa Koordinatörü Ahmet Külahçı’nın fotoğrafı var ki, arada “mesafe” kalmamış; Fidan kolunu Külahçı’nın omuzuna atmış, öbür gazeteciler de gülerek onları izliyor.

Haber kaynağı ile bu kadar yakın temas halinde olunca haberin de bu yakınlıktan etkilenmesi kaçınılmaz. Ahmet Külahçı’nın toplantı sonrasında yazdığı habere baktım. “Devletimiz yanınızda” başlıklı haberin son cümlesini aktarayım:

“Konuşmasını bitirdikten sonra Bakan Fidan masaları dolaşarak katılımcılarla sohbet etti. Bakan Fidan’ın bu davranışı katılımcılar tarafından takdirle karşılandı.”

İnanılmaz, bir bakanın, STK temsilcileri ve gazetecilerle sohbetinden “takdiri” ancak o bakanla böyle sarmaş dolaş poz veren bir gazeteci çıkarabilir. Gazeteci nesnelliği hak getire…

Siyasetçi ödüllendiren gazetecilik örgütleri

Yıl sonu yaklaşırken gazetecilik meslek örgütleri, ödül alan meslektaşlarımızı açıklıyor.

Cezalandırmalara alışık gazeteciler için ödüller değerli. Ne de olsa herkes alkışlanmak ister.

Gazetecilerin ürünlerini gazetecilik meslek örgütlerinin değerlendirmesi, objektif ve adil kriterlerle ödüllendirmesi doğal. Ama meslek örgütlerinin, gazetecilik dışı kişi ve kurumlara ödül vermesi, başka kurumlar ile meslek örgütlerinin de gazetecileri ödüllendirmesi yanlış. Temas mesafe kuralının çiğnenmesine, çıkar çatışmalarına yol açabilir.

Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin, bu yıl gazetecilerin yanı sıra bir eğitim kurumuna da ödül vermesi yadırgatıcıydı. Hatta arada bir de maddi ilişki söz konusu. Bu eğitim kurumu ile cemiyet üyelerine özel indirim yapılması için protokol imzalanmıştı.

Küresel Gazeteciler Konseyi’nin (KGK) ödüllerinde ise ölçü iyiden iyiye kaçtı. 21 ödülden bir bölümü, aralarında Gazze’de yaralanan Filistinli gazeteci Sami Muhammed Şehade’in de olduğu gazetecilere verildi; ama diplomasi, bilim, sanat, edebiyat, eğitim, hizmet gibi alanlardan isimler de ödüllendirildi. “Diplomasi” ödüllerinden biri de eski bakan ve AKP milletvekili Mevlüt Çavuşoğlu’na verildi. O da konuşmasında “Konsey, medya yoluyla diplomasinin nasıl etkin biçimde yürütülebileceğini tüm dünyaya gösteriyor” diye övdü KGK’yi.

Türkiye Basın Federasyonu ise gazetecilere ödüller dağıtırken, yazar ve siyasetçi Sadık Albayrak’ı “Yılın Fikir Adamı” olarak ödüllendirdi.

Gazeteciler, iktidar mensubu bir politikacıya ödül verirse o da gazeteciliği ve meslek örgütünü, Dışişleri Bakanlığı’nın uzantısı olarak değerlendirmekte sakınca görmez.

Gazetecilerin huzurevlerine çarpık bakışı

Medyamız, aniden tiyatro sanatçısı Zihni Göktay’ı anımsadı, habire yaşamını sürdürdüğü huzurevinin kapısını aşındırıyorlar. Söyleşilerin konusu da hep aynı. “Neden huzurevine düştü?”

Zihni Göktay’ın bu kadar ilgi görmesinin nedeni de onu huzurevinde gören bir kişinin sosyal medyadaki paylaşımı ve ardından gelen şu haberlerdi:

“Usta oyuncu Zihni Göktay’ın son hali şok etti! Yaşadıkları Korkutucu”, “Zihni Göktay'ın acı hikayesi: Eşini kaybettikten sonra huzurevine yerleşti”, “Eşi öldü, evi yıkıldı, huzurevine düştü... Zihni Göktay'ın son hali herkesi derinden üzdü”, “Efsane oyuncu Zihni Göktay son görüntüsüyle sevenlerini üzdü”, “Usta Oyuncu Zihni Göktay bakımevinde”.

Sanatçıyı, üzüntü verici, korkunç duruma düşmüş gösteren onlarca haber yayımlanmış internette. Oysa Zihni Göktay, hiç de öyle düşmüş, zavallı durumda değil. Neden huzurevinde olduğunu soran gazetecilere, evinin kentsel dönüşüme girdiğini, evi yapılana kadar geçici olarak orada kalacağını” belirtiyor, “Burası bana iyi geldi” diye de ekliyor. Halinden memnun, mutlu.

Huzurevindeki sanatçıları “düşmüş” biri olarak göstermek medyanın eski alışkanlığı. Ne zaman huzurevinde kalan bir sanatçı, bir ünlü görseler hep böyle acındıracak başlıklar atarlar.

Halbuki devir değişti; yaşam süresi uzadıkça huzurevleri ve bakımevleri de arttı, buralarda kalan insanlar da. Üstelik huzurevleri artık kimsesiz, düşkün yaşlıların kaldığı yerler olmaktan çıktı; yaşam koşulları çok daha gelişmiş olan huzurevleri birçok ailenin tercihi olabiliyor.

Gazetecilik kalıplarla yapılabilecek bir meslek değil, değişime ayak uydurmayan, değişimle birlikte dönüşmeyen gazetecilik toplumun gerisinde kalır.

Tek cümleyle:

Sözcü’nün “Ayasofya önünde sirtaki” haberinde “… dans gösterisi provokasyon eylemi olarak değerlendirildi” deniyordu, ama kimin böyle bir değerlendirme yaptığı yoktu. 

Türkiye gazetesinin “Halkın Mutfağı” sayfası yazarı Adnan Şahin, “Beş Denizlerin kalbinden doğan mutfak” başlıklı yazısında eşi Deniz Şahin’in restoranını tanıttı; mutfağını övdü.

Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum’un K. Maraş’taki konuşmasını, onlarca iktidar yanlısı TV kanalının yanı sıra aylardır banttan yayın yapan KRT TV de canlı yayımladı.

Milliyet, bir firmanın yeni kahve makinesini “Kahve keyfini ikiye katladı” haberiyle tanıttı. 

Yeni Akit, “Mezardaki gazeteciye saldırı” diyerek, 14 yaşındaki kızı taciz etmekten mahkûm edilen ve cezaevinde ölen eski yazarı Hüseyin Üzmez’i savunmaya devam etti.

Hürriyet’in “Zayıflama ilaçları tüketimi değiştirdi” haberinde bu ilaçlardan birinin fotoğrafı yayımlanarak marka reklamı yapıldı. 

Takvim, kol nakli olan bir kişinin trafik cezasıyla ilgili habere duyarsız bir dille “Beni kollayın” yazarak bir insanın sağlık sorununu alay konusu yaptı.

Habertürk TV’de ekranın altında “Manavgat yolsuzluk soruşturması başladı” yazıyordu, ama o gün soruşturma değil, yargılama başlamıştı. 

İktidar medyası, avukatların yurt genelinde adliyeler önünde yaptıkları “Savunma için eylemdeyiz” eylemini haber yapmadı.

ELEŞTİRİ, ŞİKÂYET VEÖNERİLERİNİZ İÇİN: [email protected]

Yorumlar
* Bu içerik ile ilgili yorum yok, ilk yorumu siz yazın, tartışalım *