Son aylarda üst üste depremlerle sarsılan Balıkesir’in Sındırgı ilçesi, 13 Kasım Perşembe sabahı bir kez daha sallandı. İlk deprem 4,7 büyüklüğünde olurken, gün boyu 4’ün üzerinde birkaç artçı sarsıntı daha kaydedildi.
İlçede 10 Ağustos’ta 6,1 büyüklüğünde bir deprem meydana gelmiş, bir kişi hayatını kaybetmişti. Ardından 27 Ekim’de aynı büyüklükte başka bir sarsıntı yaşandı ve ilçe afet bölgesi ilan edildi. 10 Ağustos’tan bu yana bölgede 16-17 bin deprem kaydedildi; bunların bazıları İstanbul, İzmir, Bursa, Tekirdağ, Çanakkale ve Kocaeli’den hissedildi.
Uzmanlar bu sarsıntıları “deprem fırtınası” olarak nitelendiriyor. Prof. Okan Tüysüz, Batı Anadolu’daki çok sayıda küçük fayın birbirini kestiği yerlerde oluşan bu hareketliliği, klasik büyük deprem-artçı sarsıntı dizisinden farklı olarak açıklıyor. Gazi Üniversitesi’nden Doç. Dr. Bülent Özmen ise 6,1 büyüklüğündeki depremleri “ikiz deprem”, diğerlerini ise artçı olarak tanımlıyor.
Depremlerin olası nedenleri arasında magma sokulumları ve henüz tespit edilmemiş ölü fayların yeniden aktive olması gösteriliyor. Prof. Dr. Süleyman Pampal, Sındırgı’daki depremlerin Türkiye’de karasal alanda nadir görülen bir deprem fırtınasına yol açtığını belirtiyor.
Uzmanlar, Sındırgı’daki sismik hareketliliğin başka fayları tetikleme ihtimali konusunda farklı görüşler sunuyor. Doç. Dr. Özmen, bölgedeki bazı fayların 7 büyüklüğüne varabilecek deprem potansiyeline sahip olduğunu ifade ederken, Prof. Tüysüz Sındırgı’daki hareketliliğin daha lokal kaldığını ve yeni depremlerin altının çok üstüne çıkmasının beklenmediğini söylüyor.
Araştırmalar, bölgede GPS istasyonları ve saha çalışmalarıyla devam ediyor. Uzmanlar, Türkiye’nin her yerinde 5-6 büyüklüğünde depremlerin olabileceğini, özellikle yüzeye çıkmayan küçük ve orta ölçekli faylara karşı hazırlıklı olunması gerektiğini vurguluyor.