Muhalif- Ankara
CHP’nin kapsamlı bir şerh düştüğü düzenlemeyle ilgili açıklamalarda bulunan İzmir Milletvekili, Plan ve Bütçe Komisyonu’nun CHP’li sözcüsü Rahmi Aşkın Türeli’nin açıklamaları şöyle:
AKP’nin 23 yıllık iktidar döneminde Parlamentonun tarihsel birikimi ve hafızası yok sayıldı.
“AKP iktidarının yirmi üç yıllık döneminde Parlamento hukukunun temel ilke ve prensiplerinden hızla uzaklaşıldığını, Parlamentonun tarihsel birikiminin ve hafızasının yok sayıldığı bir yasama sürecinin ülkemizde egemen olduğunu görmekteyiz.
Torba kanun görüşülme sistematiği yanlış
Görüşülmekte olan 32 maddelik kanun teklifinin 13 kanun 1 Kanun Hükmünde Kararnamede değişiklik yapan bir torba kanun teklifi olduğunu, bu kanun teklifinin birbiriyle ilgisiz ve ilişkisiz birçok madde içerdiğini, bunların ilgili ihtisas komisyonlarında görüşülmeden Plan ve Bütçe Komisyonuna getirildiğini belirten Türeli; “Parlamentonun kanun yapmasının bir mantığı vardır. Ama torba kanun sistematiğinde ne yazık ki böyle bir sistematik, böyle bir mantık söz konusu değildir. Diğer taraftan, torba kanunlar katılımcı ve çoğulcu bir Parlamento görüşme sistematiğinin de yok sayılmasıdır. Normal şartlarda olması gereken, konuların bir bütünlük içinde görüşüldüğü bir yapıda, ilgili meslek odalarının, sendikaların, sivil toplum örgütlerinin de görüşlerinin de alınması ve bu şekilde daha katılımcı ve çoğulcu bir görüşme yapısının oluşmasıdır. Bu durum hem milletvekillerinin hem de ilgili komisyonların yeteneklerinin ve birikimlerinin çok altında bir kanun yapma sistematiğini dayatmaktadır ve bunun sonucunda da niteliksiz ve kalitesiz bir kanun yapma süreci oluşmaktadır” dedi.
Tali komisyonlar çalıştırılmıyor.
Türeli tali komisyonların çalıştırılmamasının temel bir sorun olduğunu, bu torba kanunun da Adalet ve Anayasa komisyonlarına sevk edildiğini, kanun teklifinin 29 maddesinin Anayasa Mahkemesince iptal ettiği hükümlerden oluşması nedeniyle, bu maddelerin mutlaka bu komisyonlarda görüşülmesi gerektiğini, ancak söz konusu teklifin tali komisyonlarda görüşülmeden Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldüğünü, hemen hemen tüm kanunlarda tali komisyonların çalıştırılmadığını, Meclis İçtüzüğünün bazı eksiklikleri içermesine karşın son derece iyi hazırlanmış olduğunu ve temel anlamda ihtisaslaşma üzerine kurulduğunu ifade etti. Türeli; “Milletvekilleri seçilirken ilgi alanlarına, mesleki birikimlerini göre ilgili komisyonlara alınır. Meclis İçtüzüğü'nün içindeki maddelerde de açık ve net olarak değişik hükümlerde tali komisyonların çalışma gerekliliği hüküm altına alınmıştır. Ancak bu şekilde bir görüşme sistematiğiyle ihtisaslaşmanın Mecliste hiçbir öneminin kalmadığını görüyoruz. O zaman, diğer komisyonları lağvedelim, bir tek Plan ve Bütçe Komisyonu olsun. Yani sonuç itibarıyla, Parlamento bir müzakere üzerine kurulu olan bir yapı ama bütün bu müzakere sürecini yok sayan bir yaklaşımla bir sonuca varamayız” dedi.
TBMM Genel Kurulunda bütün kanunların temel kanun olarak görüşülmesi sakıncalı
TBMM Genel Kurulunda tüm kanunları temel kanun olarak görüşüldüğünü belirten Türeli; “birbiriyle ilgisiz maddeleri içeren torba kanunu temel kanun olarak nasıl görüşebiliriz Böyle gayriciddi bir usul olmaz. Bütün bunların hepsi işte Parlamento hukukunu hiçe sayan, Parlamentonun görevini iyi ve liyakatli yapmasının önündeki engellerdir” dedi.
Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri de sorunlu. Anayasaya aykırılıklar içeriyor.
Problemin sadece 703 sayılı KHK ile ilgili olmadığını, Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle de bugün ciddi anlamda kamu yönetim sistemimizde ciddi sıkıntıların ortaya çıktığını, şu ana kadar 25 i OHAL Kararnamesi olmak üzere 183 adet Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin yürürlüğe konulduğunu belirten Türeli; “Cumhurbaşkanlığı kararnameleri, 2017 Anayasa değişikliğinin yurttaşlık, temel haklar ve özgürlükler, kamu hizmetleri, kamu yararı ve yasama yetkisinin kullanımı ve devredilmezliği açılarından büyük bir tahribata yol açan norm alanıdır. Bu durum Anayasa’nın usul ve esasları açısından çok ciddi bir tutarsızlığın ortaya çıkmasına neden olmuştur. Anayasa'mızda idarenin örgütlenmesi 2017 değişikliğine kadar Anayasa’nın 2'nci, 7'nci ve 123'üncü maddeleri kapsamında gerçekleştirildi. Demokratik bir hukuk devleti olma gereği madde 2, yasama yetkisinin Türk milleti adına Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve devredilmezlik ilkesi madde 7 ve idarenin kuruluş ve görevleriyle bir bütün olduğu ve kanunla düzenlenmesinin gerektiği madde 123 hükümleri mevcuttur. Bugün de bu hükümler meridir yani yürürlüktedir. Ancak Anayasa’nın 106'ncı maddesinin son fıkrası ortaya bir değişiklik çıkarmıştır. Bu hükme göre, Anayasa 106 diyor ki: "Bakanlıkların kurulması, kaldırılması, görevleri ve yetkileri, teşkilat yapısı ile merkez ve taşra teşkilatlarının kurulması Cumhurbaşkanı kararnamesiyle düzenlenir." Bu hüküm doğrultusunda Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle çok sayıda kurumun teşkilat esasları düzenlenmiştir. Yürütmenin bu tasarruflarına karşı neyse ki Anayasa Mahkemesi verdiği iptal kararlarıyla kuruluş, bazı görevler ve mali hükümler gibi konuların kanunla düzenlenmesinin zorunlu olduğunu hükme bağlamıştır. Bu durumda teşkilat kanunlarının bazı hükümleri kanunda, bazı hükümleri ise Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinde yürürlük kazanmıştır.
Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile devletin tüm yapısı değiştirildi.
Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri ile hukuk devletinin normlar hiyerarşisi prensibini tartışmalı kılan kaotik, parçalı, dağınık bir tabloya yol açıldığını ifade eden Türeli; “Anayasa değişikliğinin verdiği yeni yetkilere dayanılarak çıkarılan Cumhurbaşkanlığı kararnameleriyle devletin yapısı tepeden tırnağa değiştirilmiştir. Bu kararnamelerle Türkiye'nin idari yapısında kalıcı ve hızlı değişiklikler yapılmış, birçok kamu kurum ve kuruluşu ya kapatılmış ya başka kurumlarla birleştirilmiş ya da direkt olarak Cumhurbaşkanlığıyla ilişkilendirilmiştir, bazı kamu kurumları da işlevsizleştirilmiştir. Bu yöntemle kamu yönetim sisteminde mevcut hafıza silinmiştir.