Japonya deyince akla gelen ilk kavramlar genellikle teknoloji, robotlar ve geleceğin şehirleri oluyor. Neon ışıklı Tokyo sokakları, Shinkansen, hibrit Toyota’lar ve son model elektronik cihazlar… Ama işin ilginç kısmı şu ki, devlet daireleri ve büyük şirketlerin ofislerinde hâlâ faks makineleri kral.
Bu garip durumun nedeni Japonların dijital teknolojiyi bilmemesi değil; güvenmemesi. Japon bürokrasisinin merkezinde "Hanko" adı verilen kişisel mühürler var. Bir belgenin yasal geçerliliği için dijital imza yerine fiziksel mühür basılmış kâğıt gerekiyor. Tokyo’dan Osaka’ya bu mühürlü kâğıdı saniyeler içinde göndermenin yolu ise faks.

Devlet sistemi bu şekilde kurulduğu için özel sektör de buna uyum sağlamak zorunda. Sony, Nintendo gibi dijital devler bile vergi beyannameleri, izin belgeleri veya tedarikçi anlaşmaları için faksla mühürlü belge göndermek zorunda kalıyor. Böylece yavaş ama köklü bir bürokratik zincir oluşuyor.
Sonuç: Japonya, bir yanda yapay zekâlı robotlar ve son teknolojilerle dolu bir ülke olurken, diğer yanda sözleşmeler, resmi belgeler ve izinler hâlâ cızırdayan faks makineleri üzerinden yürütülüyor. Teknolojinin icat aşamasında hızlı, uygulamada ise hâlâ geleneksel bir ülke örneği…