Görünmeyen kurtarıcı: Üçüncü Adam mı, Hızır mı?

Modern bilimin “Third Man Syndrome” dediği olgu ile inanç dünyasının “Hızır” anlayışı, çaresizlik anlarında hissedilen görünmez bir rehber fikrinde buluşuyor.

Hayatta kalma sınırında, tüm umutların tükendiği anlarda birden hissedilen görünmez bir varlık… Bilim dünyası buna “Third Man Syndrome” yani “Üçüncü Adam Sendromu” adını veriyor. Dağcılar, kutup kâşifleri, denizciler ya da enkaz altından kurtulanlar, ölümle burun buruna geldikleri anda yanlarında birinin belirdiğini, onlara moral verdiğini, doğru yolu gösterdiğini anlatıyor.

Psikolojiye göre bu olağanüstü deneyim, aşırı stres, yorgunluk, açlık ya da oksijen eksikliğinin beyni olağan dışı algılar üretmeye zorlamasından kaynaklanıyor. Ancak bu duyguyu yaşayanlar için “üçüncü adam”, yalnızca bir halüsinasyon değil, hayat kurtaran bir rehber gibi.

İnanç dünyasında ise benzer bir figür, İslam kültüründeki Hızır. Kur’an’da doğrudan adı geçmese de Kehf Suresi’nde Musa kıssasında bahsi geçen bilge kulun Hızır olduğuna inanılır. Tasavvuf geleneğinde Hızır, darda kalanlara yardım eden, yol gösteren, Allah’ın izniyle insanlara görünüp onları koruyan bir veli olarak kabul edilir. Türk kültüründeki Hıdırellez geleneği de bu inancın halk arasındaki yansımalarından biridir.

Üçüncü Adam Sendromu ile Hızır inancı arasındaki benzerlik dikkat çekicidir: Her ikisinde de insan, en çaresiz anında görünmez bir yoldaşın desteğini hisseder. Bilim bunu beynin hayatta kalma refleksiyle açıklarken, inanç dünyası ilahi bir yardım olarak yorumlar.

Sonuçta, iki farklı yaklaşım da aynı duyguyu besler: İnsan, en zor anlarında aslında hiç de yalnız değildir.

İLGİLİ HABERLER