Yazan: Uzm. Psk. Ayça Girgin – Spor Psikolojisi Uzmanı
Galatasaray ile Beşiktaş arasında oynanan derbinin 40. dakikasında yaşanan gerginlik, sadece bir faul tartışması değil, futbolun duygusal dengelerinin de çarpıştığı bir andı.
Victor Osimhen ile Emirhan Topçu’nun karşı karşıya geldiği o saniyeler, sahada yalnızca iki futbolcunun değil, iki farklı dünyanın da çatışmasıydı.
Skor 1-0, Baskı Kimde?
O an Beşiktaş 1-0 öndeydi. Bu durumda baskı aslında skor olarak geride olan Galatasaray’daydı.
Osimhen faul beklentisi karşılanmayınca, “adaletsizlik” hissiyle kontrolünü kaybetti.
Emirhan Topçu ise geri adım atmadan ama sınırını koruyarak durdu — sporda nadir görülen bir zihinsel direnç örneği sergiledi.
Bu, bir “fiziksel mücadele” değil, zihinsel üstünlük savaşıydı.
Dengesizliklerin Gölgesinde Bir An
Biri, Avrupa’nın en yüksek bedellerle transfer edilen yıldızı.
Diğeri ise Türk futbolunun içinden çıkan genç, mücadeleci bir oyuncu.
Bu sahne, futbolun yalnızca teknik değil, ekonomik adaletsizliklerinin de psikolojik yansımasıydı.
Bir yanda milyon eurolarla temsil edilen güç; diğer yanda emeğiyle değer kazanmaya çalışan bir genç.
Bu denge bozulduğunda, sahada adrenalin kadar duygusal kırılma da artar.
Fair Play’in İncelik Sınavı
Fair Play yalnızca rakibine el uzatmak değil; öfkesini yönetebilmek, saygıyı koruyabilmek demektir.
Osimhen’in o anki tepkisi, futbolda bu ruhun ne kadar kolay kaybolabileceğini gösterdi.
Emirhan Topçu’nun “tepki vermeden direnebilme” hali ise Fair Play’in en sessiz ama en güçlü biçimiydi.
Gerçek profesyonellik, kart görmemek değil, zihinsel sınırını koruyabilmektir.
Duygusal Dayanıklılığın Önemi
Spor psikolojisinde, kontrolü kaybetme anı genellikle yüksek kaygı ve adaletsizlik hissiyle tetiklenir.
Nijeryalı yıldızın yaşadığı öfke patlaması, kaybetme korkusunun tipik bir yansımasıydı.
Beşiktaşlı Emirhan’ın tepkisizliği ise tam tersine, duygusal farkındalık ve özdenetim becerisi anlamına geliyordu.
Bu fark, sahada skordan çok daha değerlidir.
Taraftarın Gözünden Adalet ve Gurur
Taraftar bu kareye sadece “iki futbolcu tartıştı” gözüyle bakmaz.
Bir taraf için bu sahne, kendi içinden çıkan bir oyuncunun ezilmeyişi; diğer taraf için ise duygusal bir patlamanın savunmasıdır.
Ama sporun büyüsü de burada gizlidir: herkes o an kendini birinin yerine koyar ve herkes kendi adalet duygusunu sahada arar.
Fair Play, oyunun görünmeyen kalbidir.
Gerçek profesyonel, sadece rakibini değil, kendi egosunu da yenendir.