Mailin Almanya'dan geldiğini ve ilk başta spam olabileceğini düşündüğünü belirten Mosturoğlu, "Maildeki eklerden birini açınca gözlerim fal taşı gibi açıldı. TFF’nin UEFA’yı manipüle ettiği anlaşılıyordu. Heyecanla avukatlar Fethi Pekin ve Alper Alpoğlu’nu aradım. Onlarda çok heyecanlandılar. Ardından Ali Koç’u aradım. İnanılmaz bir heyecan ve mutluluk yaşadık. 3 Temmuz sürecine dair en önemli iddiamızın kısmen de olsa belgesine sahip olmuştuk" dedi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, kamuoyunda “3 Temmuz 2011 yılında Futbolda Şike Soruşturması” şeklinde anılan ve Fenerbahçe Spor Kulübü eski başkanı Aziz Yıldırım başta olmak üzere spor camiasından birçok kişiyi hedef alan süreçle ilgili yürütülen soruşturmada eski Türkiye Futbol Federasyonu Başkanvekili Lütfi Arıboğan, Ahmet Gülüm, İlhan Helvacı ve Ebru Köksal’ı gözaltına aldı. Köksal ve Ahmet Gülüm savcılıktan serbest bırakıldı. Lütfi Arıboğan ve İlhan Helvacı hakkında adli kontrol kararı verildi.
Nefes yazarı Aytunç Erkin, soruşturmanın başlamasına neden olan maillerin geldiği Şekip Mosturoğlu’yla “3 Temmuz sürecini” ve “son operasyonu” konuştu. Erkin'in yazısı şöyle:
"- 3 Temmuz 2011 operasyonunda başta o dönem Fenerbahçe’nin başkanı olan Aziz Yıldırım ve kulüp ısrarla ‘TFF ayağı nerede’ diye soruyordu. Bu son soruşturmadan ne anlamalıyız?
3 Temmuz kumpasının paydaşları içinde sadece emniyet ve yargı mensuplarının olduğunu düşünmek saflık olurdu. Zira süreç içinde bizlerin yaşadığı adli mağduriyetlerin yanı sıra kulübümüzün uğradığı sportif yaptırımlardan kaynaklanan mağduriyetler de söz konusuydu. TFF tarafından bizlere ve kulübümüze karşı yapılan emsali olmayan uygulamalar, dayatma ve acele ile alınan kararlar bizim bu şekilde düşünmemizi gerektiriyordu. Bu süreçte Fenerbahçe, TFF’nin tasarrufları ile yüz milyonlarca dolar zarara uğradı. Hatırlarsanız sürekli aynı sözü tekrarlıyordum. Et-Balık Kurumu’nda FETÖ temizliği yapıldı ama federasyona dokunulmadı diye. Bu şekilde gecikmiş bir temizliğin ilk adımları atılmış oldu.

- Size gelen mailin hikayesi ve sonradaki süreci anlatır mısınız?
Bu mail bana Almanya’dan gönderilmiş. İlk anda virüs ya da spam olacağını düşündüm. Yine de eklerden birini açtım. Açınca gözlerim fal taşı gibi açıldı. TFF’nin UEFA’yı manipüle ettiği anlaşılıyordu. Heyecanla avukatlar Fethi Pekin ve Alper Alpoğlu’nu aradım. Onlarda çok heyecanlandılar. Ardından Ali Koç’u aradım. İnanılmaz bir heyecan ve mutluluk yaşadık. 3 Temmuz sürecine dair en önemli iddiamızın kısmen de olsa belgesine sahip olmuştuk. Sabah Aziz Yıldırım’a bilgi verdim. İnanılmaz bir duyguydu. Sonra Alper Alpoğlu ve İrfan Coşkun ile savcılığa gittik. Terör suçlarını soruşturan başsavcı vekili bizi dinledi ve bilgi sahibi sıfatıyla ifade verdik. Bir süre sonra da Aziz Yıldırım savcılığa giderek bilgiler verdi.
- Davadan ne bekliyorsunuz?
Bu soruşturma bile başlı başına çok önemli. Başsavcılığın konuya ilişkin basın bülteni bile yıllardır beklediğimiz hukuki tespit ve değerlendirmeler ile dolu. Şimdi iddianame ve davanın açılmasını bekliyoruz. Bizler bu kumpası kuranlarla hukuki süreç içinde karşılaşmayı dört gözle bekliyoruz. Bu bizim şahsi beklentimiz değil. Camia olarak bu günü çok bekledik.
2014’te de şikayet etmiştik şimdi ete kemiğe büründü
- Hatırladığım kadarıyla 2014’te de gözaltına alınanlarla ilgili şikayetiniz vardı. Neden 11 yıl sonra?
2014 yılında yaptığımız şikayet tıpkı 12 Mayıs olayları için yaptığımız şikayet gibi işlem yapılmadan kapanmıştı. Bu defa İstanbul Cumhuriyet Savcılığı konuyu inanılmaz bir ciddiyet ve hassasiyet ile ele alarak camiamızın yıllardan beri sonuçlanmasını beklediği bu süreci başlattı. Gelen mail ekindeki belgeler de konuya ilişkin şikayetimizi somutlaştırdı. Adeta iddiamız ete kemiğe bürünmüş oldu.
FETÖ süreci hâlâ devam ediyor
- Aziz Yıldırım “3 Temmuz süreci devam ediyor” diyordu. Hâlâ devam ediyor mu?
Ediyor kesinlikle. Sportif yarışmada da kurumsal münasebetlerde de hâlâ rasyonel olmayan şeylerle karşılaşıyoruz. Bunun başka bir izahı olamaz. FETÖ kalıntıları her fırsatta Fenerbahçe karşısında yaşadığı mağlubiyetin rövanşı peşinde koşuyor. Camia olarak bu konudaki sağlam duruşumuzdan asla vazgeçmemeliyiz.
Bu soruşturmayla tarih onları hep hatırlayacak
- Lütfi Arıboğan’ın Mehmet Baransu’yla görüşmelerini hatırlamamasını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu konuda yorum yapmaya bile gerek yok. İlişkinin yoğunluğu ve biçimi her şeyi ortaya koyuyor. Bir Fenerbahçe Spor Kulübü’nün kaderiyle oynayanların neyi hatırlayıp hatırlamadığı benim için hiç mühim değil. Bu soruşturma ile tarih onları hep hatırlayacak. Ne diyordu Arıboğan: “Sürecin başından itibaren bakarsanız, siyaset suçlu, cemaat suçlu, polis suçlu, savcı suçlu, TFF suçlu, CAS suçlu, UEFA suçlu, FIFA suçlu, medya suçlu, Mehmet Ali Aydınlar suçlu, Şenes Erzik suçlu, Lütfi Arıboğan suçlu, İlhan Helvacı suçlu, şimdi Ebru Köksal suçlu. Ya bu olacak şey değil. Hani ünlü fıkradaki deyimi hatırlatıyor; hırsızın hiç mi suçu yok?” Sanırım bu sorunun cevabını savcılık süreci sonunda en anlaşılabilir şekilde öğrenmiş oldu Arıboğan.
Soruşturma dosyasında yer alan e-mail
