Doç. Dr. Koç, şizofreniyle ilgili toplumsal farkındalık yaratmak amacıyla ilan edilen 24 Mayıs’ın önemine dikkat çekerek, bu hastalığın sanılanın aksine tehlikeli değil, kronik ama tedavi edilebilir bir ruhsal hastalık olduğunu belirtti.
“Şizofreni Tehlikeli Değil, Önyargılar Tehlikeli”
Koç, toplumda şizofreni hastalarının sıklıkla “saldırgan” ya da “tehlikeli” olarak algılandığını, oysa araştırmaların bu algının tam aksini gösterdiğini belirtti:
“Şizofreni hastaları oldukça naif ve kırılgan bireylerdir. Araştırmalar, bu kişilerin genel nüfusa göre daha az saldırgan olduğunu gösteriyor.”
Ayrıca şizofreni hastalarının çalışamayacağı, üretken olamayacağı gibi yanlış inançların da yaygın olduğunu belirten Koç, “Fırsat verildiğinde üretken olabilirler, onlardan da öğrenecek çok şeyimiz var” dedi.
Tedaviyle Üretken ve Tatmin Edici Bir Yaşam Mümkün
Koç, şizofreni hastalarının ilaç tedavisiyle, terapi desteğiyle ve uygun sosyal çevre koşullarında yaşamlarını sürdürebileceklerini, çalışabileceklerini ve üretken olabileceklerini vurguladı.
“Bu bireylerin günlük hayata katılmaları için sabır, anlayış ve destek şart. Şizofreni de diyabet, tansiyon gibi bir hastalık. Uygun tedaviyle birlikte normal ve tatmin edici bir yaşam sürdürülebilir.”
Damgalama, Tedaviye Engel Oluyor
Toplumdaki önyargıların, şizofreni hastalarının sağlık sisteminden uzaklaşmasına neden olduğunu belirten Koç, damgalamanın eğitim, iş ve sosyal hayattan kopmaya yol açtığını ifade etti.
“Damgalanma korkusu yüzünden bazı hastalar tedaviye başlamıyor, başlayanlar ise sürdüremiyor. Bu noktada en büyük sorumluluk eğitim sistemine, sağlık profesyonellerine ve medya organlarına düşüyor.”
Medya Temsiline Uyarı: “Sansasyon Değil Gerçekler Öne Çıksın”
Medyanın şizofreni hastalarını sansasyonel değil, doğru ve insani bir dille yansıtması gerektiğini belirten Koç, farkındalık yaratmanın, damgalamaya karşı en etkili yol olduğunu söyledi.
“Şizofreni bir hastalıktır. Tehlikeli olan hastalık değil, hastalıkla ilgili önyargılardır, cehalettir.”