Karaciğer yağlanması her 4 bireyden 1'inin problemi!

Gastroenteroloji uzmanı Prof. Dr. Dilek Oğuz, obezitenin yaygınlaşmasıyla birlikte karaciğer yağlanmasının önemli bir sağlık sorunu haline geldiğini ifade etti. Erken tanının kritik olduğunu vurgulayan Oğuz, toplumda her dört yetişkinden birinin bu hastalıkla karşı karşıya olduğunu belirtti.

Karaciğer yağlanması (Non-Alkolik Yağlı Karaciğer Hastalığı – NAFLD), dünya genelinde obezite ve sağlıksız beslenmenin artışıyla birlikte sessiz bir salgın haline geldi.

Uzmanlar, hastalığın başlangıçta belirti vermediğini, ancak fark edilmediğinde karaciğer iltihabı, fibrozis ve siroz gibi geri dönüşü olmayan sonuçlara yol açabileceğini vurguluyor.

Ulusal Gastroenteroloji Kongresi Başkanı ve Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Gastroenteroloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Dilek Oğuz, “Erken teşhis ve yaşam tarzı değişiklikleriyle karaciğer yağlanması durdurulabilir ve hatta geri döndürülebilir” uyarısında bulundu.

Prof. Dr. Oğuz, günümüzde her dört yetişkinden birinde karaciğer yağlanması bulunduğunu, bunun giderek büyüyen bir halk sağlığı sorununa dönüştüğünü söyledi. Oğuz, “Obezite, yüksek kalorili beslenme, şekerli içecekler, hareketsizlik ve stres en önemli risk faktörleridir. Üstelik çocukluk çağı obezitesindeki artış, hastalığın artık sadece yetişkinleri değil çocukları da etkilediğini gösteriyor” dedi.

ERKEN TANI HAYAT KURTARIYOR

Hastalığın genellikle belirti vermeden ilerlediğini vurgulayan Oğuz, “Basit kan testleri ve ultrasonografi ile tanı mümkündür. Özellikle fazla kilolu, bel çevresi geniş, insülin direnci veya tip 2 diyabeti olan bireyler düzenli kontrol yaptırmalıdır” diye konuştu.

TEDAVİDE TEMEL ADIM: YAŞAM TARZI DEĞİŞİKLİĞİ

Prof. Oğuz, tedavinin en etkili yolunun yaşam tarzı değişiklikleri olduğunu belirterek şunları söyledi:

“Toplam vücut ağırlığının yüzde 7-10 oranında azaltılması, haftada en az 150 dakika düzenli egzersiz yapılması ve Akdeniz tipi beslenme alışkanlığının benimsenmesi karaciğer yağlanmasını önemli ölçüde geriletir. Zeytinyağı, taze sebze ve meyveler, tam tahıllar, balık ve baklagiller bu beslenme modelinin temelini oluşturur.”

METABOLİK RİSKLERİN KONTROLÜ ŞART

Kan şekeri, insülin direnci, kolesterol ve trigliserit düzeylerinin düzenlenmesinin karaciğer hasarının ilerlemesini durdurmada kritik rol oynadığını söyleyen Oğuz, “Her hastanın tedavisi kişiye özel olmalıdır. Gerektiğinde destekleyici ilaç tedavileri uygulanabilir” ifadelerini kullandı.

SİROZ RİSKİ GİDEREK ARTIYOR

Oğuz, tedavi edilmeyen karaciğer yağlanmasının uzun vadede siroza yol açabileceğini hatırlatarak şu uyarıda bulundu:

“Siroz, karaciğerin kalıcı hasar görmesi, sertleşmesi ve işlevini kaybetmesi anlamına gelir. Bu durum karaciğer yetmezliği, kanama, karın sıvısı birikimi ve karaciğer kanseri riskini artırır. Artık dünyada karaciğer nakillerinin en önemli nedenleri arasında alkol dışı karaciğer yağlanması da yer alıyor.”

Prof. Dr. Dilek Oğuz açıklamasını şöyle tamamladı:

“Karaciğer yağlanması, zamanında müdahale edildiğinde önlenebilir ve geri döndürülebilir bir hastalıktır. Toplumun bilinçlendirilmesi, obeziteyle mücadele ve sağlıklı beslenme alışkanlıklarının yaygınlaştırılması, gelecekte karaciğer hastalıklarını azaltmada kritik önem taşıyor.”

İLGİLİ HABERLER