DEM Parti’nin, Adalet Bakanlığı ve Meclis’e verdiği dilekçelerde ‘siyasi tutsak’ jargonu kullanılmadı, ‘politik mahpus’ dendi

Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Mehmet Uçum ile ‘siyasi tutsak’ ifadesi üzerinden karşı karşıya gelen DEM Parti’nin, Adalet Bakanlığı ve TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na verdiği ayrı ayrı dilekçelerde, ‘siyasi tutsak’ jargonunu kullanılmadı. Dilekçelerde, ‘politik mahpus’ denildi. DEM Parti Hakkari Milletvekili Öznur Bartin’in Adalet Bakanı Yılmaz Tunç’un yanıtlaması istemiyle verdiği yazılı soru önergesi ile TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu’na verdiği dilekçelerde ‘siyasi tutsak’ tanımı kullanılmadı, ‘politik mahpus’ denildi.

Hülya Özmen- Muhalif Özel

İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanlığına verilen dilekçe şöyle:

Ülke cezaevlerinde yıllardır derinleşerek devam eden hak ihlalleri, işkence ve kötü muamele iddiaları sistematik bir hal almış durumdadır. Özellikle politik mahpuslara yönelik tecrit uygulamaları, keyfi sevkler, sağlık hakkının ihlali, çıplak arama dayatması, psikolojik şiddet, aileden uzak cezaevlerinde tutulma gibi çok sayıda ihlal örneği kamuoyunun gündemindedir.

Bu hak ihlallerinin somut ve çarpıcı örneklerinden biri de Samsun Kavak S Tipi Cezaevi’nde tutulan politik mahpus E.C.D’nin maruz kaldığı uygulamalardır. 9 Kasım 2016 tarihinde Antalya’da gözaltına alınan E.C. D’in, gözaltı süresi boyunca ağır işkenceye maruz kaldığı iddia edilmekte; bu sürecin ardından tutuklanarak Antalya L Tipi Cezaevi’ne gönderildiği belirtilmektedir. D. yürütülen yargılamalarda iki kez ağırlaştırılmış müebbet ve 152 yıl hapis cezası verilmiş; bu süreç boyunca hem adil yargılanma hakkı hem de savunma hakkı ciddi biçimde ihlal edilmiştir.

E.C:D, 2020 yılında Eskişehir H Tipi Cezaevi’ne tek taraflı ve keyfi bir biçimde sürgün edilmiştir. Burada 4 yıl boyunca tek kişilik hücrede, adli ve psikiyatrik vakalarla çevrili biçimde, sürekli sözlü saldırıya maruz bırakılmıştır. Ardından 5 Aralık 2024’te yine hiçbir gerekçe gösterilmeden ve aile ile avukata haber verilmeden Samsun Kavak S Tipi Cezaevi’ne sürgün edilmiştir. Bu cezaevi, ailesinin yaşadığı Tunceli’ye son derece uzak bir bölgededir. Annesinin kanser hastası olduğu ve ailesinin ekonomik durumu göz önüne alındığında, bu sevk aileyi cezalandırma niteliğindedir.

Samsun Kavak Cezaevi’nde de mahpusluk koşulları ağır tecrit düzeyinde sürmektedir. D. bu cezaevinde siyasi mahpuslardan izole edilmiş, “tehlikeli mahpus” etiketiyle hücre kapısı fişlenmiş, maruz kaldığı alerjik reaksiyonlar ve göz hastalığı için hiçbir tıbbi tedavi sağlanmamıştır. Revir doktorunun ideolojik gerekçelerle tedaviyi reddettiği, mahpusa karşı hakaret ve bağırma yoluyla baskı kurduğu beyan edilmiştir. Bu durum, sağlık hakkı ihlalinin ötesinde açıkça ideolojik ayrımcılığa ve işkence yasağının ihlaline girmektedir.

E.C.D’in maruz kaldığı iddia edilen sistematik baskılar, sürgünler ve ağır tecrit uygulamaları; yalnızca bireysel değil, aynı zamanda politik kimliği nedeniyle mahpuslara yönelik sürdürülen cezaevi politikasının yapısal bir parçası olarak değerlendirilmektedir.

E.C.D şahsında açığa çıkan bu ağır insan hakları ihlalleri, cezaevlerinin mevcut durumunu ve iktidarın politik mahpuslara yaklaşımını tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir. Bu nedenle başta E.C.D olmak üzere tüm politik mahpuslara yönelik tecrit ve sürgün politikalarının sonlandırılması, sağlık ve yaşam haklarının güvence altına alınması ve adil infaz koşullarının sağlanması çağrısını yineliyoruz.

Bu kapsamda, İnsan Hakları İnceleme Komisyonunun, Samsun Kavak S Tipi Cezaevi’nde tutulan mahpusa dair yaşanan insan hakları ihlallerini bir an önce gündemine almasını, komisyon bünyesinde bulunan Hükümlü ve Tutuklu Hakları Alt Komisyonun söz konusu cezaevini ziyaret ederek yaşanan hak ihlallerini bizzat E. C.D’den dinlemesini ve sorumlular hakkında soruşturma başlatılması için gerekli girişimlerde bulunulması hususunda gereğini arz ederim

İLGİLİ HABERLER