Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Neymiş efendim 'Araplar bizi sırtımızdan vurmuş' hadi oradan!"

Partisinin grup toplantısında konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Neymiş efendim 'Araplar bizi sırtımızdan vurmuş' hadi oradan. On yıllar boyunca Acem'e, Arap'a, Müslümanlara, tarihi ve coğrafyamıza, gönül coğrafyamıza, dostlarımıza, kardeşlerimize sırtlarını döndüler, sermayeyi bile renklere ayırdılar." dedi.

TBMM Milli Dayanışma, Birlik ve Kardeşlik Komisyonu'nu İmralı'ya giderek PKK lideri Abdullah Öcalan ile görüşme yapma olasılığına ilişkin tartışmalar sürerken, AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, MHP lideri Devlet Bahçeli'nin "Gerekirse ben giderim" çıkışından sonra yaptığı açıklamada, "Komisyonun Türkiye’nin güvenli geleceği için en isabetli kararı vereceğine yürekten inanıyorum" dedi.

AK Parti'nin Meclis'teki grup toplantısında konuşan Erdoğan, toplantıda iç ve dış gündeme ilişkin dikkat çeken açıklamalar yaptı.

Konuşmasına düşen askeri kargo uçağına değinerek başlayan Erdoğan, "Geçen hafta gözyaşları ile hakka uğurladığımız askerlerimizi ve yangın söndürme uçağı pilotumuzu bir kez daha Allah'tan rahmet diliyor ailelerine baş sağlığı diliyorum. Uçağın düşmesi ilgili incelemeler titizlikle yapılıyor. Uzman ekibin inceleme bilgiler kamuoyu ile paylaşılacaktır" dedi.

“İHMALİ OLAN KİM VARSA HEPSİ TESPİT EDİLECEK”

Kocaeli'nde yaşanan yangın ve patlamada 2'si çocuk 6 işçinin hayatını kaybettiği faciayla ilgili konuşan Erdoğan, "Dilovası'nda hayatını kaybeden emekçi kardeşlerimize rahmet diliyorum. İstanbul'da 2'si çocuk 4 kişinin öldüğü olayla ilgili inceleme sürüyor. İhmali olan kim varsa hepsi tespit edilecek ve kimsenin gözünün yaşına bakılmayacaktır" diye konuştu.

TÜİK'in açıkladığı işsizlik verilerini anımsatan Erdoğan, şunları söyledi:

"İhracat tarafında da hamdolsun oldukça güçlü gidiyoruz. Geride bıraktığımız son 30 ayın 22'sinde mal ihracatımızı artırdık. Temmuz ayında 24 milyar 911 milyon dolarla Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırdık. Ekim 2025 itibarıyla yıllıklandırılmış ihracatımız 270,2 milyar dolarla tarihin en yüksek seviyesine ulaştı.

Milletçe hepimizi sevindiren bu gelişmelerin hayırlı olmasını diliyorum. Eylül ayı itibarıyla bu değerlendirmeler bu şekilde devam ederken Türk ekonomisinin akıncı beyleri olan ihracatçılarımızı inşallah her alanda desteklemeye devam edeceğiz. Önümüzdeki dönemde başta sanayicilerimiz ve KOBİ'lerimiz olmak üzere reel sektörümüzle istişarelerimizi yoğunlaştıracağız. İş dünyamızın, esnafımızın, tüccarımızın, üreticimizin sesine daha fazla kulak verecek ekonominin kalbi olan bu kesimlerle daha sık bir araya geleceğiz.

Bu başarıları, bölgemizde yaşanan sıcak çatışmalara ve gümrük tarifeleri üzerinden yürüyen ticaret savaşlarına rağmen elde ettiğimizi de özellikle hatırlatmak istiyorum. Bir kez daha ihracatçı kuruluşlarımızı, iş insanlarımızı, işçilerimizi, ilgili bakanlarımız ve bürokratlarımızı emeklerinden ötürü kutluyor, ülkem ve milletim adına kendilerine şükranlarımı sunuyorum. Milletimize hep şunu söylüyoruz, 'Biz laf üretmeyeceğiz, sadece iş ve eser üreteceğiz' diyoruz. Allah'a hamdolsun, bu sözümüzün de daima arkasında duruyoruz."

CHP'YE ELEŞTİRİLER

Erdoğan, Adıyaman'da 350 bininci afet konutunun anahtarlarını hak sahiplerine teslim ettiklerini, konutların yüzde 78'inin tamamlandığını söyleyerek konuşmasına şöyle devam etti:

"CHP Genel Başkanı ve yol arkadaşları siyaset namına sadece yalan ve polemik üretirken, kendilerinin saatte 23, günde 550 yeni konut ürettiklerini. Bizler iktidar ve İttifak olarak ülkeye ve millete hizmet için, sorunları çözmek için koştururken ana muhalefet cenahı kendi ikballerinin, hırslarının, şahsi hesaplarının peşinde koşuyor. Bizimle yarışacak hizmet desen yok, bizimle aşık atacak eser desen yok, bizim ufkumuzu açacak öneri desen yok. Milletin sorunlarına çözüm üretecek vizyon desen, o da yok. Peki bunların yerine ne var? Bolca hakaret, küfür, siyasi nezaketsizlik var. Tehdit ve zorbalıkla aykırı her sesi susturma çabası var."

Dün gerçekleştirilen CHP TBMM Grup Toplantısı'nda bir video izlettirildiğini anımsatan Erdoğan, ana muhalefetin AK Parti'yi taklit ettiğini öne sürdü.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Tabii ortada millete gösterilecek tek bir eser ve hizmetleri olmayınca ellerinde sadece yolsuzluk dosyaları kalıyor. Allah var, CHP'lilerin yolsuzluk, rüşvet, irtikap dosyaları üzerinden giderlerse, videosunu yapacak malzeme bulmada hiç sıkıntı çekmezler. Baklava kutularından para kulelerine, villalardan valizlere kadar onlara en az birkaç sene yetecek malzeme var. Allah akıl fikir versin, diyorum. Türkiye'nin ana muhalefet partisinin bu tükenmişlik sendromundan süratle kurtulmasını temenni ediyorum. Kurasını çektiğimiz yeni konut ve iş yerlerinin tekrar hayırlı olmasını diliyor, Rabb'imden evlerine kavuşan her bir kardeşimizin hanesine huzur, güven ve bereket vermesini niyaz ediyorum."

İBB İDDİANAMESİ

Grup toplantısının gerçekleştirildiği salonda, CHP'li belediyeler ve AK Parti'ye ilişkin video izletildi. Videonun ardından konuşmasına devam eden Erdoğan, şöyle devam etti:

"Yargıyı siyasi bir kondisyon alanı olmaktan yine biz kurtardık. Ama 23 yıllık bu çabalarımızda karşımızda statükoyu bulduk, statükonun temsilcisi CHP'yi bulduk. İmtiyazlarını kaybetmek istemediler, milletle yargı önünde eşitlenmek istemediler. Tarafsız ve bağımsız yargıyı bir türlü kabullenemediler. Daha düne kadar yargıyı yedek kuvvet gibi kullananlar, bugün İstanbul'a ve şehrin kaynaklarına karabasan gibi çöken bir suç şebekesinin hukuki akıbetini hiç utanmadan siyasi kumpas olarak yaftalıyorlar. Kabahat samurdan kürk olsa kimse üstüne almazmış, bunu anlıyoruz. Fakat CHP Genel Başkanı'nın niçin bizi ısrarla ve inatla bu davaya taraf yapmak istediğini anlayamıyoruz. Bu davanın avukatlığı Sayın Özel'e hayırlı uğurlu olsun. Şebekenin başıyla aralarındaki vekalet ilişkisi zaten biliniyordu. Ancak Sayın Özel şunu unutmasın; biz ne partilerinin içindeki mikro iktidar savaşlarının ne de yüz kızartıcı ithamlarla dolu bu davanın tarafıyız. Biz bu davada sadece adaletin samimi duacısıyız. Talep ve beklentimiz adil ve tarafsız bir yargılamayla gerçeklerin bir an önce ortaya çıkarılması, suçu sübut bulanlardan hukuk önünde hesap sorulmasıdır.

Bu hesap siyasi hokkabazlıkla, inkarla, pişkin hırs misali suç bastırmakla, 'en iyi savunma saldırıdır' kurnazlığıyla kapatılamaz. Bu hesap, yargı mensuplarını hedef alarak da kapatılamaz. Bir yandan hak, hukuk, adalet serenatları yapıp, diğer taraftan adaleti nalıncı keseri gibi kendinize yontamazsınız. Bu davanın bir numaralı sanığı sizin belediye başkanınız veya başkanlarınızdır. Sadece o değil, bu davanın ihbarcıları da sizin adamınız, itirafçıları da sizin adamınız. Biz bu davanın hiçbir yerinde yokuz ve olmadık."

Ana muhalefet partisinin İBB davasını siyasallaştırmaya çalıştığınI savunan Erdoğan, şunları söyledi:

"Ancak yargı mercilerini, kendi doğal mecralarında, yasal ve anayasal sınırları içinde çalışır halde tutmak, müşterek hassasiyetimiz olmalıdır. Açık ve net söylüyorum; görevini yapan yargı mensuplarına ve yargının meşruiyetine bu kadar acımasızca saldırmanın, bunları örselemenin kimseye bir faydası olmaz. CHP yönetiminin giderek çirkinleşen, hırçınlaşan üslubunu hiç kimseye değil, aziz milletime havale ediyorum. Devletin başı olarak, işini doğrulukla, kanunlar ve nizam çerçevesinde cesaretle yapan bütün yargı mensuplarımızın yanındayız. Sizlerden de CHP'nin saldırgan diline prim vermemenizi, bunların oyunlarına asla aldanmamanızı rica ediyorum.

“HİÇBİR ÜLKENİN TOPRAKLARINDA GÖZÜMÜZ YOKTUR”

Bizim, millet olarak kökleri milattan önceki asırlara giden bir ordu tecrübemiz, devlet kurma, devlet idare etme tecrübemiz, medeniyetler inşa etme tecrübemiz var. Tarih bize son derece tabii olarak sahip olduğumuz tecrübelerle bir miras yüklüyor. Biz bir gece yatıp sabah bütün irtibatlarından, kardeşlik hukukundan, mirasından, mesuliyetlerinden azade olmuş bir millet olarak uyanamayız. Bu mümkün değil. Hiç kimse bu sözlerimi farklı yerlere çekmeye yeltenmesin. Her zaman ifade ediyorum: bizim hiçbir ülkenin topraklarında gözümüz yoktur, olamaz. Hiçbir ülkenin içişleri bizi ilgilendirmez. Her ülkenin bağımsızlığına sonsuz derece saygılıyız. Ancak bizim ecdadımızdan gördüğümüz üzere gönül coğrafyamıza, insanlığa, insani değerlere de sırtımızı dönme lüksümüz yok. Türkiye'nin yıllar boyunca sırtını döndüğü, unutmaya ve unutturmaya çalışılan o gönül coğrafyamıza biz, tekrar bir tarihi vazife olarak yüzümüzü döndük. Biz, 'Ülkemizin sınırları içerisinde kalacağız, o sınırları kanımızla canımızla muhafaza edeceğiz ama bizim gönül coğrafyamıza hiç kimse hudut biçemez' dedik.

Neymiş efendim 'Araplar bizi sırtımızdan vurmuş' hadi oradan. On yıllar boyunca Acem'e, Arap'a, Müslümanlara, tarihi ve coğrafyamıza, gönül coğrafyamıza, dostlarımıza, kardeşlerimize sırtlarını döndüler, sermayeyi bile renklere ayırdılar. Amerika, Avrupa, Rusya, Çin bizim gönül coğrafyamıza yatırım yaparken, oradan yatırım çekerken, içeride bir çete 'Arap sermayesi, yeşil sermaye, irtica' diyerek bizi sırtımızdan vurdular. Bu yalanı söyleyerek Türkiye'ye en büyük kötülüğü yaptı, en büyük zararı verdiler. Onlar devasa yolsuzluğun, pisliğin, bataklığın üzerini örtmeye çalışırken, biz pergel gibi bir ayağımız Ankara'da diğeriyle bütün dünyayı, bütün gönül coğrafyamızı karış karış dolaşıyor barışın, huzurun, adaletin mücadelesini veriyoruz."

"SURİYE'NİN GÜVENLİĞİ BİZİM GÜVENLİĞİMİZDİR"
Bu CHP değil miydi, 'Biz gelir gelmez, Suriyelileri tekrar memleketlerine göndereceğiz' diyen. Ne oldu, böyle bir şeyi yapabildiler mi? Yine Suriyeli kardeşlerimiz şu anda bizim misafirimiz olarak topraklarımızda kalıyor. Bir yıl önce Suriye'de o mazlumlar, devrim yaptılar. Devrimi Suriyeliler yaptı ama bu aziz millet, o devrim sayesinde bir kez daha şerefine şeref kattı. Ensar ruhuyla o muhacirlere sahip çıktığımız için biz şereflendik. Suriye devriminin gerçekleşmesini sağladığımız için şereflendik. Şimdi misafirlerimiz kendi vatanlarına dönüyorlar. Dönerken bize ve milletimize dua ediyorlar. Şam'ın, Halep'in Hama'nın, Humus'un, Lazkiye'nin sokaklarında Türkçe ikinci dil olarak konuşuluyor. Suriye'nin kalıcı huzura, refaha, emniyete kavuşması için girişimlerimiz sürüyor. Suriye'nin yeniden imarında, inşasında da inşallah yine kardeşlerimizin yanında olacak, hem Suriye'yi hem Türkiye'yi birlikte büyüteceğiz. Suriye'nin güvenliği unutmayın bizim güvenliğimizdir."

SÜREÇ VE İMRALI ZİYARETİ

Erdoğan, "İçerde, kronik sorunlarımızı çözdükçe, dışarda sorun çözme kabiliyetimizi geliştirdik. Böylece 23 yıl gibi kısa bir süre içinde Türkiye'yi bölgesinin parlayan yıldızı haline getirdik" ifadesini kullandı.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şimdi daha büyük bir atılımın, daha büyük bir şahlanışın eşiğindeyiz. 'Terörsüz Türkiye' süreciyle inşallah ülkemizi yarım asırlık bir prangadan, kanını, canını, kaynaklarını, enerjisini emen büyük bir beladan kalıcı ve kati olarak kurtaracağız. Ne yapıyorsak bunun için yapıyoruz. Atacağımız adımları çok büyük bir titizlikle planlıyoruz. Omuzlarımızda 86 milyonun mesuliyetini ve kutsal emanetini taşıdığımızın bilinciyle davranıyoruz. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak işte bu samimi çabanın, gayretin içindeyiz. 'Terörsüz Türkiye' sürecinde hamdolsun bugüne kadar gayet olumlu, umut ve cesaret verici ilerlemeler kaydettik. Bilhassa Gazi Meclisimizin çatısı altında oldukça geniş bir katılımla Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonunun kurulmasıyla süreç hem toplumsal bir boyut kazandı hem de çok farklı bir ivme yakaladı."

Erdoğan, Milli Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu'nun bugüne kadar iş dünyasından, insan hakları kuruluşlarına, akademi mensuplarından, sendikalara, emekli askerlerden gazi derneklerine kadar tüm kesimleri dinlediğini anımsattı.

Komisyona katılan konuşmacıların görüş ve önerilerinin not edildiğini aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:

"Meclis Başkanımız maruz kaldığı hadsizliklere ve edepsizliklere rağmen komisyonun bütün bu kıymetli çalışmalarına başarıyla riyaset etti. DEM heyeti ve grubu aynı şekilde gayet sağduyulu bir tavır içinde oldu. Cumhur İttifakı ortağımız, Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli de ilk günden itibaren yaptığı cesur, ufuk açıcı, yol gösterici açıklamalarıyla sürecin bugünlere gelmesine eşsiz katkılar sağladı. Bizler de gerek hükümet gerekse parti olarak son derece hassas bir çizgide yürüyerek sürece mihmandarlık yaptık. Sorumluluğumuz çerçevesinde ve hukuk dairesinde ne gerekiyorsa onun yerine getirilmesinde asla imtina etmedik. Elbette bu dönemde, bilinen bilinmeyen pek çok badireyi atlattık. Pek çok sabotajı savuşturduk, düğümü çözdük."

Komisyonun, 17. toplantısının dün gerçekleştirildiğini anımsatan Erdoğan, Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya ve Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanı İbrahim Kalın'ın, komisyonu ve milletvekillerini gelinen son aşamayla ilgili bilgilendirdiğini ifade etti.

Toplantıda, "sürecin selameti açısından yapılmasında fayda görülen hususların Komisyon üyeleriyle paylaşıldığını" anlatan Erdoğan, "Tüm ikbalini sürecin akim kalmasına bağlayanlara inat, komisyonun fikir ve hedef birliği içinde çalışmasını son derece kıymetli buluyorum. Komisyonun, 'Terörsüz Türkiye' süreciyle birlikte ülkemiz demokrasisine, birlik ve beraberliğimize, toplumumuzun farklı kesimleri arasında diyalog ve empatinin güçlenmesine yaptığı katkıları takdirle karşılıyor, Meclis Başkanımızı ve komisyon üyelerimizi canıgönülden tebrik ediyoruz" diye konuştu.

“KOMİSYONUN SÜRECİ ANLAYIŞ TEMELİNDE SÜRDÜRECEĞİNE İNANIYORUM”

Erdoğan, Komisyonun bir sonraki toplantısının cuma günü yapılacağını hatırlatarak, "Komisyonun sonraki oturumu dahil, bundan sonraki süreci de aynı yapıcı, sağduyulu ve özellikle uzlaşmacı anlayış temelinde sürdüreceğine inanıyorum" sözlerini sarf etti.

Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

"Türkiye'nin sırtında adeta büyük bir belaya dönüşen terör musibetinden tamamen kurtulmasının vakti artık çoktan gelmiştir. Verilen mücadeleyi, ödenen bedelleri, çekilen çileleri 'Terörsüz Türkiye' ile taçlandırmamız gerekiyor. Bunun sorumluluğu herkesten ve her şeyden önce 86 milyonu temsilen bu yüce çatı altında görev yapan siz milletvekillerinin omuzlarındadır. Terörün açtığı yaraları kardeşlik merhemiyle sarmış, güçlü bir Türkiye'nin inşasında yalnızca ülkemizin değil bölgemizin ve geleceği şekillendirecek, huzur, refah ve barış ikliminin kökleşmesinde, hepimize, Meclis'teki her bir milletvekiline, millete karşı mesuliyet duygusu taşıyan tüm siyasi partilere çok önemli görevler düşüyor. AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak en başından beri hep siyaset üstü bir zeminde ele aldığımız bu süreci suhuletle menziline ulaştırmak istiyoruz.

Milletimizin bizden beklentilerinin idrakiyle önümüze gelen konularda çözüm odaklı bir yaklaşım içinde olacağız. Samimi temennim odur ki komisyondaki tüm partiler ve üyeler de bizimle aynı sorumlu ve duyarlı davranışı sergiler daha yapıcı bir tutum takınırlar. Biz bu noktada ümitvarız, Komisyonun Türkiye için, Türkiye'nin güvenli geleceği için, milletimizin birlik ve beraberliği için, en doğru, en isabetli kararı vereceğine yürekten inanıyorum. 86 milyonun el ele vererek, birlik ve dayanışma bayrağımızı hep birlikte yücelterek, önce 'Terörsüz Türkiye' ve ardından terörsüz bölge hedeflerimize er ya da geç ulaşacağımızdan hiçbir şüphe duymuyorum."

“SONUÇTA KAZANAN TÜRKİYE OLACAK”

Erdoğan, "Çeyrek asır boyunca hep 'önce milletim, önce memleketim' dedik. Bu ülke için yeri geldi elimizi, yeri geldi tüm gövdemizi taşın altına koyduk. 'Terörsüz Türkiye' sürecinde de aynı özgüvenle millet ve memleket aşkıyla hareket ediyoruz. Parti ve ittifak olarak tek bir gayemiz var o da milletimizin böğrüne saplanan bu kanlı hançeri ebediyen çıkarmaktır. Buna daha önce hiç olmadığımız kadar yakınız. Allah'ın izniyle milletimizin duasıyla bunu başaracağız. 86 milyon olarak, inşallah bunu hep beraber başaracağız. Şunu herkes bilsin, anlasın, 'Niyet hayır, akıbet hayır' düsturuyla çıktığımız bu yolculukta sonuçta kazanan Türkiye olacak, milletimiz olacak. Kazanan mutlaka kardeşlik olacaktır. Türk, Kürt, Arap, Alevi, Sünni, Şii fark etmeksizin kazanan bölgemizdeki tüm halklar, tüm kardeşlerimiz olacaktır" dedi.

Erdoğan, konuşmasının ardından, AK Parti'ye katılan, Antalya Aksu Belediye Başkanı İsa Yıldırım ve Konya Sarayönü Belediye Başkanı Necati Koç'a rozet taktı.

Grup toplantısının çıkışında Erdoğan, toplantıya katılan gazilerle hatıra fotoğrafı çektirdi.

İLGİLİ HABERLER