Hisse piyasalarında sıkça duyulan bazı mitler, yatırımcıları yanıltabiliyor. Özellikle ABD’de küçük sermayeli hisseler, uzun yıllardır riskli veya düşük performanslı olduğu varsayımlarıyla göz ardı ediliyor. Oysa tarih ve veriler, bu hisselerin uzun vadede güçlü performans gösterebildiğini ortaya koyuyor.
Büyük hisseler her zaman kazandırmaz
S&P 500’ün uzun süre piyasada baskın olmasının ardından, büyük şirketlerin her zaman üstün performans göstereceği düşüncesi yaygın. Oysa Russell 2000 ve S&P 600 endeksleri, küçük sermayeli şirketlerin uzun vadede büyük hisselerden daha iyi getiriler sağlayabileceğini gösteriyor. Özellikle aktif yönetimle seçilen küçük şirketler, yatırımcıya değer katma imkânı sunuyor.
ABD’de aktif yönetim işe yaramaz düşüncesi yanılıyor
Son yıllarda teknoloji devlerinin S&P 500’ü domine etmesi, büyük hisselerde aktif yönetimin zor olduğunu gösterse de küçük sermayeli hisselerde durum farklı. Analist ilgisinin sınırlı olduğu bu alanda, yetenekli yatırımcılar değerini yeterince takdir edilmeyen şirketlerden önemli kazançlar elde edebiliyor.
Küçük hisseler portföy riskini artırmaz
Küçük hisseler tek başına daha volatil olsa da, portföy içinde büyük hisselerle düşük korelasyon gösterir. MSCI verilerine göre, portföyün %85’i büyük, %15’i küçük hisselerden oluştuğunda risk düzeyi önemli ölçüde değişmiyor. Aksine çeşitlendirme ile portföy dengeleniyor.
ABD hisse piyasasında fırsat zamanı mı?
Büyük sermayeli hisseler son yıllarda yüksek getiri sağlasa da, bu getirilerin büyük kısmı birkaç teknoloji devine bağlı. Küçük sermayeli şirketler ise uzun süredir geri kaldı ve performans döngüsü açısından potansiyel bir dönüm noktasına yaklaşıyor. 8 Nisan’dan bu yana, küçük hisseler büyük hisselerden %6 daha iyi performans gösterdi.
Uzmanlar, kalite ve değerleme disiplinini birleştiren aktif küçük sermayeli stratejilerin, portföyü çeşitlendirmek ve uzun vadeli getiriyi artırmak için doğru bir adım olabileceğini vurguluyor. Ancak kısa ve orta vadeli piyasa dalgalanmaları, performansı etkileyebileceği için geçmiş getirilerin tek gösterge olarak alınmaması gerektiği hatırlatılıyor.
