"Parklara bile asfalt döküyoruz": İstanbul’da piknik yapmak neden bir lükse dönüştü?

Artan yaşam maliyetleri ve daralan yeşil alanlar, İstanbulluyu otoyol kenarlarında piknik yapmaya itiyor. +90 kanalının son dosyasında konuşan Enerji ve İklim Politikaları Uzmanı Önder Algedik, durumu "asfalt ve beton üzerine kurulu bir sermaye transferi" olarak özetlerken, parkların bile artık ticari birer işletmeye dönüştüğüne dikkat çekiyor.

İstanbul’da hafta sonu aktivitesi denince akla gelen ilk seçeneklerden biri olan piknik, artık ne ulaşılabilir ne de "yeşil" bir eylem. +90 Youtube kanalının "Otoyol kenarında piknik yapılır mı?" başlıklı dosya haberi, kentteki kamusal alan krizini ve vatandaşın çaresizliğini gözler önüne serdi. Videoda görüşlerine yer verilen Enerji ve İklim Politikaları Uzmanı Önder Algedik, bu tablonun arkasındaki ekonomi-politiği çarpıcı ifadelerle eleştirdi.

“Ekonomiyi Asfalt ve Beton Üzerine Kurduk”

Vatandaşların neden gürültülü ve egzoz dumanı altındaki otoyol kenarlarını tercih etmek zorunda kaldığını analiz eden Önder Algedik, sorunun sadece şehir planlamasıyla değil, ülkenin ekonomik modeliyle ilgili olduğunu vurguladı.

Türkiye’nin mevcut ekonomik modelini "asfalt ve beton üzerine yaratılan bir rant ve sermaye transferi" olarak tanımlayan Algedik, şu tespitlerde bulundu:

"Her dökülen asfalt, devlete daha fazla ÖTV, KDV ve Motorlu Taşıtlar Vergisi olarak geri dönüyor. Bina dediğimiz şeyler hem müteahhitlere hem de gayrimenkul sahiplerine kazandırıyor. Böyle bir sistemde parkların ya da kamusal yeşil alanların rolü ne olabilir? Ne yazık ki parklara da bol miktarda asfalt ve beton döküyor, binalar dikiyoruz."

“Park Dediğimiz Şey Betonla Kaplı Ticarethanelere Döndü”

Dünyadaki park anlayışı ile Türkiye’deki uygulamanın taban tabana zıt olduğuna dikkat çeken Algedik, belediyelerin yeşil alanları birer gelir kapısı olarak gördüğünü belirtti.

Algedik, "Dünyada park dediğimiz şey, insanların 15 dakikada kolaylıkla ulaşabileceği, doğal malzemelerden örülmüş sakin bir ortamdır. Türkiye'de ise park dediğimiz şey; asfalt ve betonla kaplı, içinde büfelerin ve işletmelerin yer aldığı, tuvaletlerin bile paralı olduğu çok ters bir sistem" ifadelerini kullandı.

Vatandaş İçin "Kurtarılmış Bölge" Otoyol Kenarı

Videoda mikrofon uzatılan vatandaşlar ise ekonomik zorlukların kendilerini bu alanlara mecbur bıraktığını dile getirdi. Asgari ücretle kafelerde veya restoranlarda sosyalleşmenin imkansız hale geldiğini belirten İstanbullular, "Sevgilinizle bir pastaneye bile gidemiyorsunuz, fatura çok ağır" diyerek, otoyol kenarındaki yeşil şeritleri "kurtarılmış bölge" ve "nimet" olarak tanımlıyor.

Ancak Algedik’in de işaret ettiği gibi, belediyelerin işlettiği mesire alanlarına girmek bile artık ciddi bir maliyet. Otopark ücretinden çardak kirasına, mangal yakma bedelinden tuvalet ücretine kadar her adımın paraya tabi olması, dar gelirli vatandaşı denetimsiz ama ücretsiz yol kenarlarına itiyor.
 

İLGİLİ HABERLER