Merkez bankalarının yeşil söylemi uygulamaya yansımıyor

Araştırma ve kampanya konularında faaliyet gösteren Positive Money, bugün yayınladığı “Yeşil Merkez Bankacılığı Karnesi” (Green Central Banking Scorecard) başlıklı yeni raporunda, G20 ülkelerindeki merkez bankalarının etkin iklim politikalarına yer vermediğini ortaya koyuyor

Rapor, merkez bankalarını  dört alanda inceliyor ve 20 merkez bankasından 14'ünün araştırma ve savunuculuk çabalarında tam puan aldığını, ancak mali politikalar, finansal politikalar ve liderlik alanlarında 20 merkez bankasının tamamının düşük puan aldığını tespit ediyor. Uzmanlara göre bu durum, merkez bankalarının iklim değişikliğinin finansal istikrar için yarattığı risklerin ve merkez bankalarının atabileceği çeşitli adımların  farkında olsalar da, somut olarak harekete geçmek için hala çok yavaş olduklarını gösteriyor.

Rapora göre, 130 üzerinden 50 puan alan Çin’in ilk sırada olduğu G20 ülkeleri arasında Türkiye Merkez Bankası, 130 üzerinden 4 puan alarak 18. sırada yer alıyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun Sürdürülebilir Bankalar Ağı’na (Sustainable Banking Network) üye olması sebebiyle araştırma ve savunuculuk alanında 10 üzerinden 1 puan alırken, mali politikalar alanında 50 üzerinden, liderlik alanında ise 20 üzerinden 0 puan alıyor. Finansal politikalar alanında Türkiye, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu tarafından 2018 yılında gerçekleştirilen ve Türkiye'deki bankaların sürdürülebilirlikle ilgili faaliyetlerini değerlendiren “Türk Bankacılık Sektörü Sürdürülebilirlik Araştırması” da dahil olmak üzere üç düşük etkili politika için,  50 puan üzerinden 3 puan alıyor.

YEŞİL MERKEZ BANKACILIĞI KARNESİ- Para ve finans politikalarına göre G20 ülkeleri sıralaması

 

Araştırma ve kampanya konularında faaliyet gösteren Positive Money, bugün yayınladığı yeni raporunda, dünyanın en büyük ekonomilerindeki mali ve finansal kamu kurumlarının, iklim konusundaki taahhütlerini hayata geçirmediğini gösteriyor.

Positive Money tarafından hazırlanan ve önde gelen 24 araştırma enstitüsü ile sivil toplum kuruluşu tarafından desteklenen 'Yeşil Merkez Bankacılığı Karnesi' (Green Central Banking Scorecard), G20 ülkelerindeki merkez bankalarını inceliyor. Bu kapsamda merkez bankalarının araştırma ve savunuculuk, para politikaları ve mali politikalarının yanı sıra liderlik ettikleri ve sektöre örnek olduğu konularda sürdürülebilirlik açısından kaydettikleri göreceli ilerlemeyi değerlendiriyor. Analizde aynı zamanda karar vericilerin çevresel yıkımı durdurmak üzere hayata geçirebileceği uygulamalara değiniliyor.

20 merkez bankasının 14'ü araştırma ve savunuculuk kapsamındaki değerlendirmede tam puan alıyor. Ancak şu ana kadar bu tutumun somut eyleme dönüştüğü durumlar oldukça sınırlı kalıyor. Yeşil mali ve finansal politikaların eksikliği, tüm merkez bankalarının puanının aşağı çekilmesine neden oluyor.

Çin, 130 üzerinden 50 puan alarak bu yılın sıralamasında başı çekiyor. Çin’in aldığı puan karnede vasat olarak değerlendirilebilecek "C" notuna denk geliyor. Bu durum, Çin’in mali ve finansal kurumlarının kredilerini daha sürdürülebilir uygulamalara yönlendirmeye ilişkin adım attığını gösteriyor. Ancak sıralamanın başında yer alan ülkelerdeki karar vericilerin, finansal akışları hükümetlerinin taahhüt ettiği iklim hedefleriyle uyumlu hale getirmek üzere atmaları gereken birçok adım bulunuyor.

Rapor, G20 ülkeleri genelinde fosil yakıtlara yönelik mali desteği anlamlı şekilde azaltan etkin politikaların olmadığını ortaya koyuyor. Merkez bankalarının iklim değişikliğini mali politikalara entegre ettiği durumlarda, fosil yakıtlara ve ekolojik zararları olan faaliyetlere mali desteği azaltacak adımlar yerine, finansal şeffaflık, stres testleri ve yeşil finansal varlıklara yönelik kredilerin teşvik edilmesine odaklanılıyor.

Yazarlar, raporda karar vericilerin acilen harekete geçmesine ve bu açığı kapatmasına yönelik atılabilecek adımlara da yer veriyor. Bunlar arasında finansal varlıklarını sürdürülebilir olmayan faaliyetlerden çekme, benzer tutumu borç verme politikalarında uygulama, yüksek karbonlu sektörlere verilen borçlarda cezalandırma ve fosil yakıt yatırımlarının risklerini kapsayacak yüksek sermaye şartı yer alıyor.

Rapor, kökleri ekolojik bozulmaya dayanan COVID-19 salgını kapsamında, merkez bankalarının sürdürülebilirlik çalışmalarının güçlendirilmesi için proaktif ve etkili bir rol üstlenebileceğine dair elinin güçlendiğine dikkat çekiyor. Bunun, fiyat istikrarının ve finansal istikrarın sürekliliğini sağlama ve devlet politikalarını destekleme hedeflerinin ön koşulu olduğunun altını çiziliyor.

Positive Money tarafından hazırlanan rapor, geçtiğimiz hafta Rainforest Action Network, BankTrack ve diğer sivil toplum kuruluşlarının yayınladığı 2021 Banking on Climate Chaos raporunun ardından yayınlanıyor. Bu rapor, dünyanın en büyük 60 özel bankasının, 2015'te imzalanan Paris Anlaşması'ndan bu yana fosil yakıtlara 3,8 trilyon dolar finansman sağladığını ortaya koyuyor. Bu finansman, 2020 yılında planlanan fosil yakıt projelerinde %10 büyüme anlamına geliyor.

Rapor, G20 ülkelerinin maliye bakanları ve merkez bankası görevlilerinin, iklim ve çevre ile ilgili riskleri de içeren küresel zorlukları ele almak amacıyla yeni bir Eylem Planını tartışmak üzere 7-8 Nisan'da bir araya geleceği 2. G20 Maliye Bakanları ve Merkez Bankası Başkanları Toplantısı öncesinde yayınlanıyor.

Positive Money’de ekonomist olarak görev yapan ve raporun baş yazarı olan David Barmes, "Merkez bankalarının söyleminde ve araştırmalarında iklim değişikliği konusunun belirgin şekilde öne çıktığını görüyoruz. Bu durum olumlu olsa da çoğu zaman lafta kalıyor. Bu söylemi hayata geçirmek ve somut politika uygulamalarına dönüştürmek konusunda genel bir başarısızlık söz konusu" diyor.

“2008 krizi, finansal piyasaların sistemik risk karşısında kendi kendilerini düzenlemeye bırakılamayacağını gösterdi. Ancak iklim kriziyle yüzleşmeyerek bugün aynı hataları daha büyük ölçekte tekrarlıyoruz. Merkez bankaları insanlara ve gezegene daha iyi hizmet sunmak üzere finans sektörünü yeniden şekillendirene kadar, küresel finans istikrarsızlık ve çevresel yıkım yaratmaya devam edecek" diyor.

Çevresel istikrarın korunması, mali ve finansal istikrarın sağlanmasının ön koşuludur. Merkez bankalarının temel görevlerini yerine getirmeleri ve hükümetlerin taahhüt ettikleri iklim hedeflerini desteklemeleri için, kirli finansal akışları engellemek üzere harekete geçmeleri gerekiyor" diyor.

İLGİLİ HABERLER