Netanyahu'nun bahsettiği tablet nedir? Netanyahu'nun Mesut Yılmaz'dan istediği Siloam Yazıtı nedir?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun sık sık gündeme getirdiği “tablet”, aslında Kudüs’te 1880 yılında bulunan ve bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen Siloam Yazıtı’dır. Peki Siloam Yazıtı nedir, neden bu kadar önemli ve Netanyahu neden Türkiye’den iadesini istedi?

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu'nun sık sık gündeme getirdiği "tablet", 1880 yılında Kudüs'te bulunan ve günümüzde İstanbul Arkeoloji Müzesi'nde sergilenen Siloam Yazıtıdır. Bu yazıt, tarihi ve kültürel önemiyle dikkat çekiyor. Netanyahu, bu eserin Türkiye'den iadesini talep ederek, tarihi köklerini güçlendirmek ve ulusal kimliğini pekiştirmek amacı güdüyor. Siloam Yazıtı’nın kökeni, antik dönemin izlerini taşıdığı için, her iki ülkenin ilişkileri açısından da kritik bir rol oynamaktadır.

Netanyahu'nun bahsettiği tablet nedir? Netanyahu'nun Mesut Yılmaz'dan istediği Siloam Yazıtı nedir?

Siloam Yazıtı, M.Ö. 8. yüzyıla tarihlenen ve Yahuda Kralı Hizkiya döneminde Kudüs’te inşa edilen Siloam (Şiloah) Tünelinin duvarına yazılmış bir metindir. Bu yazıtta, tüneli kazan işçilerin iki ayrı noktadan başlayarak ortada buluşmaları ve böylece Gihon kaynağından Siloam Havuzu’na su taşınmasının sağlanması anlatılır.

Neden önemli?

İbranice’nin bilinen en eski yazılı örneklerinden biridir.

Yahudilerin Kudüs’teki 2700 yıllık tarihini kanıtlayan somut belgelerden biri kabul edilir.

Hem arkeolojik hem de dini-tarihî açıdan eşsiz bir eserdir.

Türkiye ve İsrail arasındaki Siloam Yazıtı krizi

Siloam Yazıtı, 1880’de Kudüs Osmanlı toprağıyken keşfedildi ve İstanbul’a getirildi. Bugün İstanbul Arkeoloji Müzesi’nde sergilenmektedir.

1998 yılında İsrail Başbakanı Netanyahu, dönemin Türkiye Başbakanı Mesut Yılmaz’dan Siloam Yazıtı’nın iadesini istemiştir. Netanyahu, karşılığında İsrail müzelerindeki Osmanlı eserlerinden seçim yapılabileceğini teklif etmiş ancak Yılmaz bu teklifi reddetmiştir.

Netanyahu’nun bahsettiği “tablet”, Siloam Yazıtıdır. Bu yazıt yalnızca bir arkeolojik eser değil, aynı zamanda İsrail için Kudüs’teki tarihsel varlığın sembolü, Türkiye için ise Osmanlı döneminden miras kalan paha biçilmez bir kültürel mirastır.

İLGİLİ HABERLER