Günümüz iş dünyasının temel dinamikleri iş piyasalarındaki geleneksel anlayışa meydan okuyor. Çalışan refahını üst seviyede tutan yan haklar bir lüks olmaktan ziyade iş verenlerin göz ardı edemeyeceği bir gereklilik olarak ön plana çıkıyor. Bu noktada kadınların erkeklere kıyasla mental sağlık desteklerine daha çok önem vermesi ise dikkat çekici detaylar arasında bulunuyor.
Jobseeker tarafından yapılan araştırma doğrultusunda çalışanların %77’si mental sağlık destek hizmetlerini ideal bir çalışma ortamında bulunması gereken öncelikli imkanlar olarak tanımlıyor. Araştırma detaylarında kadın çalışanların %81 oranında ve erkek çalışanların %73 oranında bu konuya öncelik verdiği görülüyor.
Kadın Çalışanların Mental Sağlık Desteklerine Daha Çok Önem Vermesinin Sebepleri
Profesyonel kuruluşlar çalışanların verimli ve yüksek performanslı bir şekilde meslek hayatlarını sürdürmelerini hedefleyerek destekleyici yan haklar sunar. Bu yan haklar ebeveyn izninden yakacak yardımına kadar uzanan geniş bir çerçevede yer alır. Nitekim mental sağlığı ilgilendiren yan haklar, günümüz iş dünyasında ideal bir çalışma ortamını oluşturan temel unsurlar arasında bulunur.
Kadınların erkek çalışanlara göre mental sağlık destek hizmetlerine karşı daha çok önem vermesinin sebepleri ise toplumsal normlar ve kariyer hayatındaki beklentiler başta olmak üzere çeşitli sebeplere dayanır. İlgili sebepleri daha kapsamlı bir şekilde ele almak amacıyla farklı başlıklar altında açıklayarak yazımıza devam edelim.
Toplumsal cinsiyet rolleri ve beklentiler
Kadın ve erkek cinsiyetlerinin biyolojik anlamdaki farklılıkları, tarih boyunca kadın haklarının ikinci planda tutulmasına sebep olan en büyük dayanak noktasıdır. Ayrıca kadın bireyler toplumsal hayat içerisindeki belirli rollerle bütünleştirilmiştir. Dolayısıyla kadın çalışanların ailevi ve bireysel sorumluluklarını yerine getirirken, iş dünyası içerisinde de başarılı olmaları beklenir.
Genellikle aile kuran kadın çalışanlar profesyonel meslek hayatı içerisinde erkek meslektaşları ile aynı mücadeleyi verirken, ailevi sorumluluklarını da yerine getirmeye çalışır ve bu durum psikolojik bir baskı ortamını oluşturur. İş ve özel hayat içerisinde karşılaşılan bu çift yönlü baskı ile birlikte iş dünyasındaki cinsiyet ayrımcılıkları sonucunda, kadın çalışanların mental sağlık destek hizmetlerine daha fazla ihtiyaç duydukları belirtilebilir.
İş ve yaşam dengesizliği
İş ve yaşam dengesizliği doğrultusunda oluşan sorunlar çalışanları negatif yönde etkiler. Sosyal hayatında mutlu olamayan bireylerin meslek hayatı içerisinde yüksek performans göstermesi beklenemez. Kültürel toplum yapısı içerisinde çocuk bakımı, ev işleri ve yaşlı bakımı gibi ek sorumlulukların ağırlıklı olarak kadın bireylere yüklenmesi, iş ve yaşam dengesini kurmakta zorlanan kadın çalışanlar için ekstra bir yük oluşturur.
Bu durum doğrultusunda aşırı stres, tükenmişlik sendromu ve kaygı gibi mental sağlığı etkileyen çeşitli sağlık sorunlarının ortaya çıkma durumu söz konusudur. Sonuç olarak mevcut çalışma koşulları sebebiyle iş ve yaşam dengesini kurmakta zorlanan kadın bireylerin, mental sağlık destek hizmetlerini erkek çalışanlara kıyasla daha çok önemsediği ifade edilebilir.
Farkındalık ve stres
İş dünyasının dinamikleri içerisinde stres faktörü bulunmaktadır. Yeni bir projenin teslim tarihinin yaklaşması, tamamlanan bir projede sorun çıkması veya önceden düşünülemeyecek aksiliklerin yaşanması, rutin iş akışı içerisinde stresli bir ortamın oluşmasını sağlar. Süreci soğukkanlı bir şekilde kontrol etmeyi başaramayan yöneticiler, bilinçli veya bilinçsiz bir şekilde bu stresi olduğu gibi çalışanlara aktarır.
Yapılan araştırmalar kadınların erkeklere kıyasla duygusal sağlıklarını ifade etme konusunda daha açık bir yaklaşım izlediklerini gösterir. Erkeklerin ise duygusal zorlukları ifade etmek yerine içselleştirme eğilimi gösterdikleri görülür. Stresli çalışma ortamından etkilenen ve duygusal sağlıklarını ifade etme konusunda açık bir yaklaşım geliştiren kadın çalışanlar, iş yerindeki mental sağlık destek hizmetlerini ön planda tutar.
İnsan Kaynakları Yönetim Politikaları ve Mental Sağlık Beklentileri İlişkisi
Her 10 kadın çalışandan 8’inin ve her 10 erkek çalışandan 7’sinin ideal bir çalışma ortamını tanımlamak için mental sağlık avantajlarını ön planda tuttuğu düşünüldüğünde, işe alım görevlilerinin ve kuruluşların çalışan beklentilerini karşılayacak bir yapıda sunulan hizmetlerini genişletmesi gerektiği anlaşılır. Nitekim geleneksel yapıya sahip olan kurum ve kuruluşlar mental sağlığı destekleyen hizmetleri çalışma ortamlarına yeterince entegre etmeyi henüz başaramamıştır.
Kadın ve erkek çalışanların mental sağlık beklentilerinin karşılanması ve mental sağlık hizmetlerinin çalışma ortamı içerisine dahil edilmesi için şu stratejilerin izlenmesi önerilir:
Esnek çalışma saatleri ve uzaktan çalışma imkanları
Çalışanların iş ve yaşam dengesini sağlıklı bir şekilde kurabilmeleri, iş yerindeki performans seviyesinin doğal olarak artış göstermesini sağlayacaktır. Çalışanlara iş hayatının yanında sosyal aktivitelere katılma ve bireysel zaman harcama imkanları tanımak adına, esnek çalışma saatleri ve esnek çalışma modelleri geliştirilmelidir. Ayrıca uzaktan çalışma imkanlarının genişletilmesi, iş yerine ulaşmak için harcanan zamanın daha farklı ve verimli bir şekilde değerlendirilmesini sağlayacaktır.
Kapsayıcı mental sağlık programları
Şirket ve kuruluşların mental sağlık programları başlığı altında çalışanlara sundukları hizmetler farklılık gösterir. Örneğin bazı kuruluşlar yalnızca danışmanlık hizmetleri sunarken, çeşitli kuruluşlar ücretsiz terapi hizmetleri, stres yönetimi eğitimleri, psikolojik destek ve kapsayıcı wellness programları gibi geniş seçenekler sunar. Bu noktada çalışanların beklentilerini tam anlamıyla karşılayan imkan ve seçeneklerin sunulması hedeflenmelidir.
Çalışma ortamında destekleyici bir kültür yapısının oluşturulması
Şirket, kurum ve kuruluşlar, çalışanların ruh sağlığını destekleyici programlara erişimini kolaylaştırmak amacıyla bilgilendirme programları düzenlemeyi ve mental sağlık destek hizmetlerine erişimi kolaylaştıran bir kültür yapısı oluşturmayı hedeflemelidir. Ayrıca yönetici kademesinde bulunan çalışanların gözlem yeteneklerini kullanarak, mental sağlık desteğine ihtiyaç duyan çalışanları bu hizmetlere yönlendirmesi gerekir.
Sonuç
Günümüz iş dünyasında mental sağlığa verilen önem dikkat çekici bir konuma ulaşmıştır. Yapılan araştırmalar her 100 çalışandan 77’sinin ideal bir çalışma ortamını tanımlarken mental sağlık desteklerinin vazgeçilmez bir bileşen olduğunu düşündüğünü gösterir. Araştırmalar içerisinde dikkat çeken bir diğer bulgu ise kadınların erkek çalışanlara kıyasla mental sağlık desteklerine daha çok önem verdiğinin tespit edilmesidir.
Mental sağlığa verilen önem, toplumsal cinsiyet rolleri, iş ve yaşam dengesi, farkındalık seviyesi ve iş yerindeki cinsiyete dayalı ayrımcılık politikaları gibi çeşitli faktörler, kadınların mental sağlık hizmetlerine daha çok önem vermesine sebep olan nedenler arasında bulunur.
İş verenler ve insan kaynakları birimleri çalışanların ruh sağlığı desteği konusundaki beklentilerini karşılamak amacıyla kapsayıcı mental sağlık programları geliştirmeli, esnek çalışma seçenekleri sunmalı ve destekleyici bir iş yeri kültürü oluşturmayı hedeflemelidir.